25 / 04 / 2024

İstanbul'da 50 bin yapı depreme dayanıksız!

İstanbul'da 50 bin yapı depreme dayanıksız!

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Cemal Gökçe, olası bir depremde İstanbul'da yaklaşık 50 bin yapının önemli ölçüde hasar göreceğini ortaya koyduğunu söyledi.



Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı (İMO) Cemal Gökçe, yapılan çalışmaların, olası bir depremin gece ve gündüz olmasına, büyüklüğüne ve ivmesine bağlı olarak İstanbul'da yaklaşık 50 bin yapının önemli ölçüde hasar göreceğini ortaya koyduğunu söyledi.


Gökçe, Marmara Depreminin 17. yılı nedeniyle düzenlenen basın toplantısında, İMO'un 26 şubesiyle depremle ilgili farkındalık oluşturmak, depremi unutmamak ve depremde yapılanlarla yapılmayanların masaya yatırılması amacıyla eş zamanlı toplantılar gerçekleştirdiğini söyledi.


İstanbul'un, 1999 yılından daha kötü bir durumda olduğunu savunan Gökçe, kentin hazırlığının 1999 yılındaki gibi olmadığını, inşa edilen yapıların İstanbul'u çok daha karmaşık ve afet karşısında çok daha güvensiz hale getirdiğini öne sürdü.


Gökçe, Marmara Depreminden sonra Sakarya, Kocaeli ve Yalova'da ortaya çıkan yapı stokunu incelediklerini aktararak, "Gördük ki var olan yapı stokunun yüzde 6'sı yerle bir olmuş, yüzde 7'si ağır hasar görmüş, yüzde 12'si de orta büyüklükte hasar almış. Bu şu anlama geliyor; yerle bir olan yapıda insanlar zaten ölür. Ağır hasar gören yapılarda ölebilirler, yaralanabilirler. Orta ölçekte hasar gören yapılarda da yine ölüm, yaralanma olabilir. Ama o yapılarda oturulamaz. Ortaya çıkan sonuç, yüzde 25 mertebesindeki yapı kullanılamaz hale gelmiştir. Bu bizim açımızdan son derece önemli bir orandır. İstanbul 110 kilometre uzakta olmasına rağmen, 30 bin mertebesinde yapı önemli ölçüde hasar görmüştür. Dolayısıyla İstanbul'un burnunun dibinden, yani Marmara Denizi'nin içinden geçen, İstanbul'a 20 kilometre uzaklığında olan, 7 ve üzeri büyüklükte bir deprem olacağını biliyoruz. İstanbul'a daha yakın olan bu depremin ortaya çıkaracağı can ve mal kaybının bu nedenle düşünülenden çok daha fazla olduğunu düşünüyoruz."


"Yeni boş alanlar yaratmak durumundayız"


Gökçe, 1999 yılında İstanbul'da boş alanların bulunduğunu, ulaşımın bugünkü kadar problemli olmadığına işaret ederek, bu gün ise kentte boş alanın kalmadığını söyledi.


İnsanların evlerinin içinin artık neredeyse daha güvenli hale geldiğini belirten Gökçe, insanların olası bir depremde dışarıya çıktığı zaman gidebileceği bir alanın ya da sokağın kalmadığını aktardı.


Bu anlamda İstanbul'un mutlaka masaya yatırılması gerektiğini vurgulayan Gökçe, şunları kaydetti: 


"Yıkıp yeniden yapma anlayışı yerine güçlendirme anlayışını ön plana alarak yeni boş alanlar yaratmak durumundayız. Askeri alanların yapılaşmaya açılmasının düşünülmesinden de kesinlikle vazgeçmek gerekir. 1999 sonrası dönemde İstanbul'a yönelik son derece önemli çalışmalar yapılmıştı. Bu çalışmalar sonucunda ortaya çıkan senaryo şu şekildeydi; depremin, gece ve gündüz olmasına, büyüklüğüne ve ivmesine bağlı olarak İstanbul'da 50 bin mertebesinde yapı önemli ölçüde hasar görecek. Dolayısıyla yapılmış olan çalışmalar, bu 50 bin problemli yapının bulunup ortaya çıkarılmasıydı. Bu yapıların yıkılmasıyla ilgili çalışmalardı aynı zamanda. Ama üzülerek ifade etmem gerekir ki bu 50 bin yapıya yönelik bir çalışma yapılmadı."


Gökçe, İstanbul'daki bina sayısının yaklaşık bir milyon olarak ele alınması halinde bu sayının, bunun yüzde 20'sine tekabül ettiğini dile getirerek, "2,5 milyon insan evsiz kalacak" dedi.


İstanbul'da deprem güvenliği olmayan hastane sayısının oldukça fazla olduğunu ileri süren Gökçe, 1998 yılında İstanbul ve İzmir'deki hastanelere yönelik çok ciddi çalışma yapıldığını, bunlardan yüzde 76'sının deprem güvenliğinin olmadığının ortaya konulmasına rağmen sadece birkaç tanesinin güçlendirildiğini savundu.


Gökçe, İstanbul'da toplanma alanları konusunun da önemli olduğunu vurgulayarak, şu görüşleri paylaştı: 


"Elbetteki yapıların depreme karşı güvenli olması gerekir ama deprem yaşadıktan sonra depremin artçıları devam ediyor. Bunu 2011 yılında Van Depreminde yaşadık. İnsanları 4 ay kimse evlerine sokamadı. Van'da yeşil ve boş alan çok olduğu için geçici prefabrik konutlar yapıldı, çadırlar kuruldu. 1999 yılında Kocaeli merkezli bir deprem olunca İstanbul Valiliği, benimde içerisinde bulunduğum 14 kişilik İl Afet Kurulu oluşturdu. Bu kurul, İstanbul'da yapıların güvenliklerinin yanı sıra bir başka sorun olduğunu daha tespit etti. Deprem sonrasında dışarıya çıkacak insanların toplanacakları, ihtiyaçlarını karşılayacakları boş alanların olmadığını fark ettiler. Dolayısıyla o zaman 493 boş alan yeri belirlendi ki bu alanın da yeterli olmadığının altı çizildi. Ama üzülerek ifade etmek gerekir ki belirlemiş olduğumuz 493 boş alanın dörtte üçü ne yazık ki yapılaşmaya açıldı."


İstanbul'da, özellikle Marmara Depremi ile var olan yapı stokunun deprem güvenliğinin olmadığının ortaya konduğunu dile getiren Gökçe, şöyle konuştu: 


"Çünkü İstanbul'da bulunan yapılar da hasar aldı. Yapıların deprem güvenlikli olmaları ve bu çerçevede yapılmaları yönünde bir çalışmanın yapılacağı açıklandı ama bu yapılamadı, başka şeyler yapıldı. İstanbul'da yapı yoğunluğu azaltılması gerekirken, kentte çekim merkezleri oluşturularak göçün engellenmesi gerekirken İstanbul'da boş alan bırakılmadı."


AA



Haber Sözcü Gazetesi'nde şu şekilde yer aldı;


İnşaat Mühendisleri Odası, 17 Ağustos öncesi olası İstanbul depremi için uyardı. Oda Başkanı Cemal Gökçe, ‘50 bin bina hasar görecek, 2 milyon kişi evsiz kalacak' dedi…


FELAKETİ GÖRMEK İÇİN KAHİN OLMAYA GEREK YOK

İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Gökçe, 17 Ağustos 1999 depreminde İstanbul'da 3 bine yakın binanın hasar gördüğünü, 1000'e yakın insanın hayatını kaybettiğini vurguladı. Cemal Gökçe “Olası İstanbul depreminin daha çok hasar yaratacağını bilmek için kahin olmaya gerek yok” dedi.


Tarih: 17 Ağustos 1999… Saat: 03:02… Marmara, merkez üssü Gölcük olan 7.4'lük depremle sarsıldı. 45 saniye süren depremde 18 bin 373 kişi hayatını kaybetti. Yaklaşık 40 bin kişi yaralandı. Felaketin üzerinden 17 yıl geçti. İnşaat Mühendisleri Odası'nın açıkladığı rakamlar, depremden hâlâ ders almadığımızı gözler önüne serdi.

İnşaat Mühendisleri Odası, 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi'nin 17. Yıldönümü nedeniyle Türkiye'nin 26 şehrinde eş zamanlı basın toplantısı düzenledi. İstanbul'daki toplantıya odanın genel başkanı Cemal Gökçe ile şube başkanları da katıldı.


50 BİN BİNA YIKILACAK 150 BİN KİŞİ ÖLECEK

İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Cemal Gökçe, toplantıda aradan geçen 17 yılda İstanbul'da beklenen 7 ve üzeri büyüklükteki deprem için yapılan çalışmalarla ilgili çok çarpıcı tespitlerde bulundu.

Gökçe, İstanbul merkezli depremde binaların yüzde 25'inin kullanılamaz hale geleceğini söyledi. Bu durumda 2 milyon insanın sokakta kalacağını belirten Gökçe, sözlerini şöyle sürdürdü:

“İstanbul'da beklenen depremde 50 bin bina hasar görecek, 50-150 bin arası insan hayatını kaybedecek. Binlerce insan yaralanacak. Bizim korkmamızın, ödümüzün patlamasının asıl nedeni 1999'dan sonra İstanbul'un yapı stoğunu güçlendirmek için hiçbir çalışma yapılmamış olmasıdır. Binalar yenilenmedi, İstanbul için 1999 yılındaki risk aynen devam ediyor.”


İSTANBUL DEPREM GERÇEĞİNİ UNUTTU

Yeni yapılan binaların özellikle de gökdelenlerin gerek projeleri gerekse yer seçimleri nedeniyle depremde nasıl bir performans göstereceğini bilmediklerini dile getiren Gökçe “Yeni binalar için ayakta kalacaklar diyemiyoruz. Başlarına ne geleceğini depremde göreceğiz” yorumunda bulundu. İstanbul'un aradan geçen 17 yılda depreme hazır hale getirilebileceğinin altını çizen Gökçe şöyle dedi:


AFET ALANLARINDA AVM'LER YÜKSELİYOR

“Deprem gerçeği unutuldu, unutturuldu. Biz hâlâ depreme karşı güvenli yapı stoğunu değil depremin ne zaman, ne büyüklükte olacağını tartışıyoruz” diye konuştu. Cemal Gökçe, son 17 yılda İstanbul'da “yapılamayanların” özetini ise şöyle çıkardı:

– 1999 depreminden sonra 3 yıllık bir çalışma sonunda 493 adet çadır kurulacak boş alan belirlendi. İl Afet Kurulu bu rakamı belirlerken sayının az olduğunu, artırılması gerektiğini belirtti. Ama bugün çadır kurulacak alanların dörtte üçünün yerinde AVM ve gökdelenler yükseliyor.

– İstanbul Büyükşehir Belediyesi, dört üniversiteye Deprem Master Çalışması hazırlattı. O çalışmaya biz de destek verdik. İstanbul'da depreme dayanıklı olmayan yapı envanterinin belirlenmesine ilişkin bir yol haritasıydı. 2003 yılında tamamladığımız çalışma raflarda çürümeye bırakıldı.


YAPILAN ÇALIŞMALAR RAFLARDA ÇÜRÜYOR

– 2004 yılında Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, 1'inci Deprem Şurası'nı topladı. Genel olarak bütün afetler, özel olarak da depreme karşı Türkiye çapında yapılması gereken her şey satır satır yazıldı. O çalışmanın dokümanları da dolaplarda çürüyor.

– 2009 yılında Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Kentleşme Şurası yaptı. Önemli belgeler çıktı. Ancak burada alınan kararları uygulayacak kadrolar devre dışı bırakıldı, yerlerine liyakat sahibi olmayan isimler geldi.

– 2011'de yasal değişikliklerle meslek odalarının yetkileri tırpanlandı. Ruhsat alma bir formaliteye dönüştü. Her alanda ortaya çıkan kuralsızlık inşaat alanında daha çok görülür oldu.


Sözcü




Haber Cumhuriyet Gazetesi'nde şu şekilde yer aldı...



İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şube’sinin Karaköy’deki yönetim binasında bir basın toplantısı düzenleyen İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Cemal Gökçe, Marmara depreminin er veya geç yaşanacağını söyleyerek, “İstanbul depreminin 7 ve üzeri büyüklükte olacağını, İstanbul’da en az 50 bin binanın, birim konut demiyorum. 50 bin binanın önemli ölçüde hasar göreceğini, depremin büyüklüğüne ve ivmesine bağlı olarak, gece veya gündüz olmasına bağlı olarak, yönüne bağlı olarak da, 50 binle 150 bin arasında ölüm ortaya çıkaracağını, bugüne kadar yapılan çalışmalar ortaya koyuyor” diye konuştu.


“Depremle yüzleşilmedi”


Sorunun depremde olmadığını, sorunun yöneticilerde ve deprem güvenlikli yapı stokunun yaratılmamış olmasında olduğunu söyleyen Gökçe, “Biz halen yapı stokunu bir kenara bırakmışız, halen depremin kendisiyle uğraşıyoruz. Depremin ne zaman olacağını? Hangi saatte olacağını ? Büyüklüğünün ne olacağını öğrenmeye çalışıyoruz. 17 Ağustos 1999 Gölcük merkezli Doğu Marmara depreminin üzerinden 17 yıl geçmesine rağmen, ne yazık ki mekan ve çevre güvenliği olan bir yapılaşma düzeni ülkemizde halen oluşturulamadı. Aradan geçen 17 yılda, çok şey söylendi. Çok şeyler yazıldı. Fakat uygulamada deprem gerçeğiyle yüzleşilemedi. Hatta deprem gerçeği kimi zaman unutuldu veya bilinçli olarak unutturuldu. Kimi zaman da deprem kullanılarak, akıl ve bilim dışı işler yapıldı” şeklinde konuştu.


“En az 50.000 ölü”


İstanbul’da dolgu alanları ve dere yataklarının imara açıldığını, yerli yersiz yerlere alışveriş merkezleri ve gökdelenler yapıldığını söyleyen Gökçe sözlerini şöyle sürdürdü:


“Mühendislik bilgisi dikkate alınarak üretilen yapılar, depremlerde bir afet yaratmazlar. Ülkemizde bulunan yapı stokumuzun büyük bir kısmı, 6 ve 6.5 büyüklüğünde bir depremde önemli ölçüde hasar görmektedir. Biliyoruz ki biz 17 Ağustos’ta yaşamış olduğumuz deprem, yapılarımızın yüzde 6’sının yerle bir olmasına, yüzde 7’sinin ağır hasar görmesine, yüzde 12’sinin de orta hasar görerek, oturulamaz duruma geldiğini gördük. Bunun anlamı şudur; yapılarımızın yüzde 25’i, yaşanacak bir depremde devre dışı kalacaktır. Yani oturulamaz bir duruma gelecektir. İstanbul ve çevremizdeki illerde de yaşanacak olan bir depremde yapılarımızın en az yüzde 25’i devre dışı kalacak, en az 2 milyon insan evsiz kalacak. Bu insanların toplanacakları boş alanlara ihtiyaç var. Çadır kurulacak boş olanlara ihtiyaç var. İstanbul’da en az 50 bin binanın, birim konut demiyorum. 50 bin binanın önemli ölçüde hasar göreceğini, depremin büyüklüğüne ve ivmesine bağlı olarak, gece veya gündüz olmasına bağlı olarak, yönüne bağlı olarak da, 50 binle 150 bin arasında ölüm ortaya çıkaracağını, bugüne kadar yapılan çalışmalar ortaya koyuyor.”


“Yapı stokuyla ilgilenilmedi”


İstanbul’da var olan yapıların bugüne kadar güçlendirilmediğini öne süren İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Cemal Gökçe, “99 depreminden sonra demiştik ki, deprem güvenliği olmayan bu yapıların, kısa bir sürede deprem güvenlikli bir hale getirilmesini istemek haksızlıktır’. Ne yapılması gerek? 20-25 yıllık bir plan yapmak gerekir. ‘İstanbul’un bütün alt yapısının yenilenmesi için de bir şans olabilir’ demiştik. ‘İstanbul’daki yapıları 20-25 yıl içerisinde yenilemek mümkündür’ demiştik. ‘Ama bunun için bir planlamaya ihtiyaç var’ demiştik. 1 yıl, 3 yıl bunu planlarsın, kalan sürede de bunu yaparsın. Ama ne yazık ki varolan yapı stokuyla ilgilenilmedi. Yeni bir İstanbul yaratma adına ormanlarımız ve su havzalarımızda imara açılıp kullanıldı” dedi.


“Toplanma için askeri alanlar ve mezarlıklar kaldı”


İstanbul’un 540.000 hektar alana sahip olduğunu söyleyen Gökçe, “Bunun 56 bin hektarlık kısmını askeri alanlar oluşturuyor. 2000 sonrası dönemde, kent merkezinde bulunan kamu mülkiyetindeki tüm alanlar, plan tadilleriyle yapılaştı. Yerlerine AVM ve gökdelenler yapıldı. 15 Temmuz darbe girişimine kadar askeri alanların dönüştürülmesiyle ilgili görüşlerin olduğunu zaten biliyoruz. Birçok askeri alan dönüştürüldü, yapılaşmaya açıldı. Bu askeri alanların boşaltılmasının doğru olmadığını düşünüyoruz. Çünkü İstanbul’un artık hava alma kanalları askeri alanlar ve mezarlıklar olarak kaldı” ifadesini kullandı.




Cumhuriyet


Geri Dön