25 / 04 / 2024

Müslim Sarı: Bu OVP’de de hedefler tutmaz!

Müslim Sarı: Bu OVP’de de hedefler tutmaz!

CHP İstanbul Milletvekili Meclis Plan Bütçe Komisyonu Üyesi Müslim Sarı, Orta Vadeli Program’ın (OVP) iyimser bir tablo çizdiğini, ancak açıklanan hedefl erin tutmayacağını ifade etti.




CHP İstanbul Milletvekili Meclis Plan Bütçe Komisyonu Üyesi Müslim Sarı, Orta Vadeli Program’ın (OVP) iyimser bir tablo çizdiğini, ancak açıklanan hedefl erin tutmayacağını ifade etti. Ekonomide bazı sıkıntılar yaşandığını dile getiren Sarı, “Önümüzdeki dönem iki tane çift haneli problemin olduğunu görüyorum. Biri işsizlik, biri enfl asyon, yani double çift haneyi göreceğiz” dedi. Önümüzdeki birkaç yıl Türkiye’nin 0 ile 3 arasındaki bir büyümeye razı olacağını belirten Sarı, buna bağlı olarak işsizliğin de çift hanede devam edeceğini kaydetti. Sarı,  Ankara  Temsilcimiz Ferit Parlak ile arkadaşımız Canan Sakarya’nın sorularını yanıtladı. 


OVP’de makro hedeflerde yapılan revizyonları değerlendirir misiniz? 


Burada bir sürpriz yok, biz OVP açıklandığında bu hedefl erin çok iyimser olduğunu söylemiştik. Açıkçası bu hedefl ere hükümetten başka kimse inanmıyordu. IMF, Dünya Bankası, OECD, Türkiye’ye yatırım yapan yabancı kuruluşların raporlarına baktığımız zaman hedefl erin çok iyimser kaldığını görüyoruz. Beklenti yönetimi çerçevesinde hükümetin iyimser hedefl er koyması bir boyutuyla anlaşılabilir. Fakat gerçeklikle bağınızı kopardığınız zaman beklenti yönetiminden istediğiniz sonucu alamayabiliyorsunuz. Ben bu yılki hedefl erin de tutmayacağını, OVP’nin revize edileceğini düşünüyorum. 


Makro büyüklüklerde sizin beklentiniz nedir? Hükümet neden açıkladığı hedefl erin gerisine düşüyor? 


Ben bu yılı çift hane işsizlik, çift hane enflasyonla tamamlayacağımızı düşünüyorum. Önümüzdeki dönem iki tane çift haneli problemin olduğunu görüyorum. Biri işsizlik biri enfl asyon, yani double çift haneyi göreceğiz. Orta vadeli programlara baktığımızda hiçbirinin gerçek bir zemine oturmadığını görüyoruz. İki sene önceki dünya ile bugünkü dünya aynı değil geçen yıl ki dünya ile bugünkü dünya da aynı değil ama OVP’ler hep aynı. Mesela büyüme hedeflerini yüzde 4-5-5 olarak koyuyor, geçen yıl da aynıydı ondan önceki yıl da aynıydı. Sanki hiçbir şey değişmemiş gibi, sanki 2 yıl önceki dünya ne ise şu anda da aynıymış gibi bakıyor. Ama öyle değil. Muhtemelen 2015’in ilk yarısında FED faiz yükseltmek zorunda kalacak. Artık bu likitide enjeksiyonunun sonuna geldik. Likitide bol iken sorunlar göze batmıyordu. Ama şimdi sorunların daha çok göze batacağı bir noktaya doğru gidiyoruz. Nasıl deniz çekildiğinde kara ortaya çıkıyorsa önümüzdeki dönemde de Türkiye ekonomisinin yapısal sorunları daha çok göze batacak. OVP’de de bunun görülmesi lazım. Mesela hala büyüme yüzde 4-5-5, oysa yüzde 5 büyüme Türkiye’nin tarihsel ortalamasıdır. Hiçbir şey olmamış gibi bu tarihsel ortalamaya yakın bir büyüme öngörmek gerçekle bağın kopması anlamına geliyor. Bu açıdan baktığım zaman OVP ‘deki büyüme hedefl erini gerçekçi görmüyorum. Ben sıfır ile 3 arası bir büyüme olacağını düşünüyorum. Yani 0 ile 3 arası bir büyüme sadece bu yıl değil, gelecek yıl, belki ondan sonraki yılda devam edecek. Çünkü ucuz likitide dönemi sona erdi. Son yapılan enerji zamlarını dikkate aldığımızda, revize edilen enfl asyon hedefl erinin de aşılacağını daha bugünden söyleyebilirim. Bu dönem Türkiye ekonomisi bütün yapısal problemlerini belirginleştirdi. Türkiye’nin diğer gelişmekte olan ülkelerden ayrıksı bir hikayesinin olduğu ortaya çıktı. Çünkü hem büyüme ortalamaları, tarihsel ortalamanın altına düştü, hem de diğer gelişmekte olan ülkelerle karşılaştırdığımız zaman büyüme ortalamaları bu ülkelerin altında kaldı. 


Büyüme oranı ile işsizlik arasında bağ kurdunuz ama kamuya alımlar da mı işe yaramayacak? 


Türkiye önümüzdeki dönemde çift haneli bir işsizliği taşımak zorunda. Yüzde 5’in altındaki her büyüme işsizlik yaratır. Tarihsel ortalamalar bunu gösteriyor. Her yıl 600 bin kişi istihdam havuzuna giriyor. Ekonomi her yıl 500-600 bin kişiye iş yaratmak zorunda ki işsizlik sabit kalsın. Bunun için de ekonomi yüzde 4.5-5 büyümek zorunda. OVP’de işsizlik hedefi yüzde 9.6 olarak belirlenmiş. Önceki OVP’de 8.9’du. Ben bunun bir beklenti yönetimi olduğunu ve işsizliğin çift haneli rakamlarda olacağını tahmin ediyorum. 


Ekonomi yönetimi geçen yıl öncelikli başlık olan cari açığı bu yıl ikinci sıraya aldı. Cari açık nasıl seyreder? 


Cari işlemler açığı ile ilgili bir iyileşme olduğu anlaşılıyor. Ama çok iyi bir oranmış gibi bir algı var. Oysa iç talebin bu kadar düşük olduğu bir ortamda verilen cari işlemler açığı çok yüksek. Türkiye her yıl 50 milyar dolar civarında bir cari açığı finanse etmek zorunda. Türkiye milli gelirinin yüzde 25’inin üzerinde finansman bulmak zorunda. Bu çok yüksek bir rakam. 160-170 milyar dolar reel sektörün döviz pozisyon açığı var. Yine 160-170 milyar dolar vadesine bir yıl kalmış borç var. 50 milyar dolar cari açıkla birlikte 220-230 milyar dolar bulmak zorundasınız. Üstelik bunu ödünç verilebilir fonlar daralırken bulmak zorundasınız. Giderek küçülen bir pastadan, giderek büyüyen bir finansmanı bulmak zorunda olduğunuz bir ekonomiden söz ediyoruz. Yüzde 6 cari işlemler açığı bu konjonktürde kırılganlığın hala yüksek olduğu bir cari açıktır. 


Ekonomi yönetiminden son dönemde üretim ve ihracata vurgu yapan açıklamalar gelmeye başladı. Türkiye’nin ihtiyacı olan ekonomik model nedir? 


Türkiye 1980 model bir arabayla gidemez. Modele ilişin bir sorgulamanın başlaması ve müdahalenin yapılması gerekiyor. Bugün AKP’yi alın başka birini getirin ekonominin büyüyebileceği nokta bu kadar. Tek başına yönetsel sorunlar yok, sisteme dair problemler de var. Şoför mutlaka değişmeli ama arabayı da değiştirmek lazım. Bu modeli kendi içinde revize etmeye çalışmalıyız. Küresel ölçekte mal ve hizmet üreten, küresel ölçekte rekabet eden, insan ve üretim odaklı yeni bir modeli kurmamız gerekiyor. Bunun için maliye ve para politikasını yeniden dizayn etmeliyiz. Türkiye ekonomisi bir yol ayrımında yeni bir model üzerinde konuşması lazım. Çok fazla zaman kaybı yaşandı. 2002’de iktidara geldiler. Türkiye bir yangın yeriydi, piyasaya sinyal vermek lazımdı. IMF destekli bir stand-by yapıldı, önlemler alındı üç dört yılda ekonomi belli bir yere geldi yangın söndürüldü. Sonra ne oldu? Hükümet ‘ben yeniden standby yapacağım’ dedi. Tamam bu da anlaşılabilir. Taşlar yerine oturmamış olabilir. 2007-2008’lere geldiğimizde ‘ben IMF ile yolları ayırdım’ dedi ama o politikalarla yolunu ayırdı mı? 2001’den sonraki ekonomik anlayış aynen devam ediyor. Bu ekonomik anlayış belki istikrar üretir ama bu ekonomik anlayış yapısal sorunların çözümünü içselleştirmiş bir ekonomik anlayış değil. Türkiye ilanihaye istikrar programları uygulayacak bir ülke olamaz. Türkiye’nin yapısal sorunları var. AK Parti 12 yıldır tek başına iktidarda ama bugüne kadar niye doğrudan bir vergi reformu yapmadı? İstihdama ilişkin problemleri niye tartışmadı? Büyümek için cari işlemler açığı yaratan bir model var buna niye el atmadı? Bunları tartışmak ve muhalefetin de desteğini alarak topyekün bir yapılanmaya gitmek gerekiyor. Artık bir yol ayrımındayız ve kaybedecek zamanımız yok. Likitide bol iken bu önlemleri alabilirdik ama bunları yapmadık. Şimdi bütün sorunlarımız gün gibi ortada. Sorunlu bir patikada bunları yapmak zorundayız. Biz CHP olarak yeni bir ekonomik model için katkı vermeye hazırız.


Tasarruf açığı sorunlu bir alan. Bu konuda neler yapılabilir? 


En zor konu. Tasarrufl arın artması ya da azalması aslında bir yaşam biçimi sorunsalı. Tasarrufl arı artırmak için topyekün bir algı ve zihniyet değişimine ihtiyaç var, bu aynı zamanda eğitimi de kapsıyor. Fiili bir şekilde kamunun müdahale ederek, fonlar oluşturması, özel sektörü teşvik etmesi kendisinin tasarrufta bulunması gibi fiili olarak yapılabilecek şeyler de var ama onun ötesinde, daha uzun soluklu, insanları tüketmeye değil, üretmeye teşvik eden, üretimi öven karşılığı olmayan tüketimi yeren bir anlayış ve bir eğitimin toplumun önüne konulması gerekiyor. Sayın Babacan tasarufl arın en düşük düzeyde olduğunu, gelecek yıl 1.5 puan artacağını söylüyor ama nasıl artacağının karşılığı yok. Artsa bile talebi kısarak bir artış geçici, sonraki yıl ne olacak? Uzun soluklu çözümler getirilmeli. Para geldikçe işlerin iyi gittiği, para gelmeyince sorun yaşanan bir ekonomik modelin üzerine oturan bir siyasette de kırılgan olur. Kendi kaynaklarını keşfeden, kendi üstünlüklerini gören kaynaklarını öne çıkaran küresel ölçekte mal ve hizmet üreten bir ekonomik model Türkiye’nin önümüzdeki dönem kaçınılmazıdır.


Dünya


Geri Dön