26 / 04 / 2024

Türkiye ekonomisi 2017’de yüzde 3.5 büyür!

Türkiye ekonomisi 2017’de yüzde 3.5 büyür!

Denizbank Genel Müdür Hakan Ateş 2017’nin ilk çeyreğinde kurun üzerindeki köpüğü bırakacağına inandığını belirtti. Ateş Türkiye ekonomisinin 2017’de yüzde 3.5 büyüyebileceğini ifade etti.



Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş küresel piyasalar ve Türkiye ekonomisine ilişkin 2016 yılı gerçekleşmeleri ve 2017 yılı beklentilerini değerlendirdi. Döviz kurlarındaki hareketliliğe ilişkin görüşlerini paylaşan Ateş, yılbaşından bu zamana kadar Türk Lirası'nın dolar karşısında yüzde 18 civarında değer kaybettiğini belirtti ve 15 Temmuz'daki darbe girişiminin ruble, rant, riyal gibi para birimlerine oranla Türk Lirası'ndaki değer kaybını yüzde 30'dan fazla artırdığının altını çizdi.


2017 yılından umutluyum

Merkez Bankasının süreci çok iyi yöneteceğine inandığını belirten Ateş,  "Kurun şimdiki şişkinliğini, üzerindeki köpüğünü önümüzdeki yılın ilk çeyreğinde bırakacağına inanıyorum. Yeter ki sınırdaki savaş çok fazla alevlenmesin, konjonktür biraz sakinleşsin. Ben bu anlamda 2017 yılından umutluyum” diye konuştu.  Hakan Ateş, global siyasi ve jeopolitik risklerin, Fed'in temkinli de olsa para politikasını sıkılaştırması ve AB'deki negatif görünümün devam etmesinin, 2017 yılında da Türkiye'nin büyümesi üzerinde aşağı yönlü baskı oluşturmaya devam edeceğini söyledi. 


Türkiye krizlere dayanıklı

Türkiye ekonomisinde 2017'de 2016 yılına kıyasla kamu tarafından verilen desteklerin de etkisiyle bir miktar toparlanma olmasının beklenebileceğine işaret eden Ateş, 2016'yı yüzde 3'e yakın bir büyüme oranı ile kapatmasını bekledikleri Türkiye ekonomisinde 2017'de yüzde 3.5'lik bir büyüme gerçekleşebileceğini dile getirdi. Ateş, Türkiye'nin temel göstergelerine bakıldığında krizlere dayanıklı ve güçlü yapının hala devam ettiğine, bankacılık sektöründe bilançoların hâlâ sağlıklı olduğuna dikkati çekti. Finansman bulmakta herhangi bir zorluk çekilmediğini belirtti. 


Yabancı bankalar bizi çok sever 

Kurlardaki oynaklığın finans sektörünün dış borç kompozisyonunu nasıl etkileyeceğine ilişkin görüşlerini paylaşan Ateş, sektörün yurtdışından sağladığı kaynağın 138 milyar dolar olduğunu belirtti. Ateş, söz konusu tutarın 100 milyar dolarlık bölümünün tamamen ticaret bağlantılı olmasının işin iyi tarafı olduğunu vurgulayarak, "Yani benim ithalatım, ihracatım yurtdışına ödemelerim, yurtdışından aldığımız ödemeler... Yurt dışındaki bankalar bizi çok severler. Sadece Denizbank'ın 1.800 muhabiri var. Bunlar bizi istiyorlar. Çünkü bizim ticaretimizi istiyorlar" ifadelerini kullandı.


10 Yılda 10 kat büyüdük 

Hakan Ateş, DenizBank olarak uzun yıllardır sektörün üzerinde performans gösterdiklerini ve son 10 yılda 10 kat büyüdüklerini ifade etti. Denizbank'ın 2016 yılının ilk  9 ayında aktiflerinin yüzde 8, mevduat ve kredilerinini ise yüzde 11 büyüdüğünü anlatan Ateş, sektörde sermayesini en etkin kullanan bankalardan biri olan DenizBank'ın 2015 sonunda yüzde 11,1 olan sermaye karlılığı oranının Eylül 2016 sonunda yüzde 15,7'ye yükseldiği belirtti. Ateş, 2016'daki büyümelerinde başrolün KOBİ'ler ve tarım sektörünün  olduğuna işaret ederek, "2016'nın 9 ayında bankamızın tarım kredileri yüzde 35'lik büyümeyle 7,4 milyar TL'ye ulaştı. Pazardaki büyümenin yüzde 27'si Denizbank kaynaklı” diye konuştu.


Fed  daha rahat olacak

Ateş, ABD ekonomisinin giderek güçlenmesinin Fed'in aralıkta 25 baz puan daha artışa gitmesine olanak sağlayacağını dile getirdi ve şöyle devam etti: "Yeni başkan Trump'ın altyapı yatırımlarını arttırarak büyüme yanlısı gevşek bir mali politika izlemesi, enflasyonun beklentilerden hızlı artması ile Fed faiz arttırımında daha rahat duruma gelecek.”


TASARRUFLU OLMAK LAZIM 

Enflasyonun düşmesi ve dünyada konjonktürün sakinleşmesi, Suriye'de sıcak savaşların ortadan kalkması gibi durumların önemli olduğunu belirten Ateş şunları söyledi: "Biz, bu risk primlerini taşımak zorundayız. Ancak bu ülke çok güçlüdür. Devleti, maliye politikası, bankaları güçlüdür. Hane halkı da çok fazla borçlu değil. Bu konumumuzu koruyup dünyanın içinde bulunduğu oynaklık döneminde nefesimizi tutup suyun altında kalmayı bilmemiz lazım. Tasarruflu olmak ve bu arada ekonomik üniteleri yani KOBİ'leri, tarım işletmelerini ihmal etmemek lazım. Çünkü onlara bir şey olursa ekonominin geri kalanına bu sirayet eder." 


Akşam


Haber AA'da şu şekilde yer aldı


DenizBank Genel Müdürü Hakan Ateş, "Bu yılı yüzde 3'e yakın bir büyüme oranı ile kapatmasını beklediğimiz Türkiye ekonomisinde 2017'de yüzde 3,5'lik bir büyüme gerçekleşebilir." dedi.


AA muhabirine küresel piyasalar ve Türkiye ekonomisine ilişkin 2016 yılı gerçekleşmeleri ve 2017 yılı beklentilerini değerlendiren Ateş, 2016'nın dünya ekonomisinde özel sektör yatırımlarının ve büyümenin yavaş, dünya ticaretinin zayıf ve enflasyonun da genelde hedeflerin altında düşük seyrettiği bir yıl olduğunu söyledi.


Finansal piyasalarda ise öngörülmeyen risklerin gerçekleştiğini, oynaklığın yükselerek yatırımların risk iştahının ve gelişmekte olan ülkelere sermaye girişinin azaldığını ifade eden Ateş, gelişmiş ülkelerdeki yavaş büyümenin genel ithalat ve emtia talebini azaltması ve emtia fiyatlarının da düşük seviyede bulunmasının özellikle enerji ihracatçısı gelişmekte olan ülkelerde de büyümenin zayıf seyretmesine neden olduğunu belirtti.


Ateş, global ekonominin 2016 yılında yüzde 3 seviyesinde büyümeye devam ederken, 2017 yılında da kriz öncesi yüzde 5 seviyelerindeki büyümenin yakalanması zor göründüğüne dikkati çekti.


2016 yılındaki gibi 2017'de de gelişmiş ekonomilerin merkez bankalarının para politikalarından destek almaya devam edeceğini ama bu desteğin de giderek azalacağının altını çizen Ateş, ABD ekonomisinin giderek güçlenmesi ve Brexit kararının kısa vadede korkulduğu kadar olumsuz olmamasının Fed'in aralıkta 25 baz puan daha artışa gitmesine olanak sağlayacağını dile getirdi.


Ateş, ABD seçimlerinden beklentilerden farklı sonuç çıkmasının bu kararı etkilemeyeceği gibi destekleyeceğini ifade ederek, şöyle devam etti:


"Çünkü yeni başkan Donald Trump'ın daha önceki söylemleri doğrultusunda kamu altyapı yatırımlarını arttırarak büyüme yanlısı gevşek bir mali politika izlemesi, enflasyonun beklentilerden daha hızlı artması ile Fed faiz arttırımında daha rahat duruma gelecek ve 2017 yılında da para politikasını sıkılaştırmaya devam edebilir. 2017 genel olarak gelişmiş ülkelerin merkez bankalarından giderek daha az destek alacağı bir yıl olmaya aday. Bu da yine gelişmekte olan ülkelere yatırım iştahının sınırlı olacağı anlamına geliyor."


 "2017'de yüzde 3,5'lik büyüme gerçekleşebilir"


Hakan Ateş, global siyasi ve jeopolitik risklerin, Fed'in temkinli de olsa para politikasını sıkılaştırması ve AB'deki negatif görünümün devam etmesinin, 2017 yılında da Türkiye'nin büyümesi üzerinde aşağı yönlü baskı oluşturmaya devam edeceğini söyledi.


Türkiye ekonomisinde 2017'de 2016 yılına kıyasla kamu tarafından verilen desteklerin de etkisiyle bir miktar toparlanma olmasının beklenebileceğine işaret eden Ateş, 2016'yı yüzde 3'e yakın bir büyüme oranı ile kapatmasını bekledikleri Türkiye ekonomisinde 2017'de yüzde 3,5'lik bir büyüme gerçekleşebileceğini dile getirdi.


Ateş, Türkiye'nin temel göstergelerine bakıldığında krizlere dayanıklı ve güçlü yapının hala devam ettiğine, bankacılık sektöründe bilançoların hala sağlıklı olduğuna dikkati çekti.


Kamunun mali disiplinine bağlılığını sürdürdüğünü, net borç stokunun GSYH'ye oranının yüzde 7,2'ye gerilediğini ve finansman bulmakta herhangi bir zorluk çekilmediğini söyleyen Ateş, petrol fiyatlarının mevcut düşük seviyelerinde kalmasının enerji harcamalarını azaltarak, risk olarak görülen cari açığın iyileşmesini sağladığını ifade etti.


Ateş, enerji fiyatlarının düşük seyrine devam etmesi ve TL'deki değer kaybının da durması durumunda enflasyonun yüzde 8'in altında seviyelerde kalmasını beklediklerini dile getirdi.


"Nefesimizi tutup suyun altında kalmayı bilmeliyiz" 

Hakan Ateş, Türkiye gibi gelişmekte olan ekonomilerin söz konusu oynaklıktan etkilendiğini, risk primini şu aralar fazlaca arttığını, sadece Türkiye'de değil, dünyada da bu durumun böyle olduğunu söyledi.


Dolayısıyla enflasyonun düşmesi ve dünyada konjonktürün sakinleşmesi, Suriye'de sıcak savaşların ortadan kalkması gibi durumların önem arz ettiğini ifade eden Ateş, "Biz, bu risk primlerini taşımak zorundayız. Ancak bu ülke çok güçlüdür. Devleti, maliye politikası, halkı, bankaları güçlüdür. Hane halkı da çok fazla borçlu değil. Dolayısıyla bu konumumuzu koruyup dünyanın içinde bulunduğu oynaklık döneminde bizim nefesimizi tutup suyun altında kalmayı bilmemiz lazım. Tasarruflu olmak ve bu arada da ekonomik üniteleri yani KOBİ'leri, tarım işletmelerini asla ihmal etmemek lazım. Çünkü onlara bir şey olursa ekonominin geri kalanına bu sirayet eder."


"Kur, üzerindeki köpüğü bırakacaktır" 

Döviz kurlarındaki hareketliliğe ilişkin de görüşlerini paylaşan Ateş, yılbaşından bu zamana kadar Türk lirasının dolar karşısında yüzde 18 civarında değer kaybettiğini dile getirdi.


Ateş, 15 Temmuz'daki darbe girişiminin ruble, rant, riyal gibi para birimlerine oranla Türk lirasındaki değer kaybını yüzde 30'dan fazla artırdığının altını çizdi.


Haziran-ağustos döneminde gelişmekte olan ülkeler için olumlu hava olduğunu, bunu 15 Temmuz nedeniyle kaçırdıklarını söyleyen Ateş, "Sonra üzerine petrol kısıtlaması, ABD başkanlığına Donald Trump'ın seçilmesi, Fed'in faiz artırımı korkusu gibi konular üst üste gelince bizdeki değer kaybı buralara kadar geldi. Türk lirası bunu hak etmiyor. Burada bizim ekonomik gerekçelerimizden daha ziyade jeopolitik riskler kuru yukarı çekti." dedi.


Merkez Bankasının süreci çok iyi yöneteceğine inandığını belirten Ateş, şöyle devam etti:


"Kurun şimdiki şişkinliğini, üzerindeki köpüğünü önümüzdeki yılın ilk çeyreğinde bırakacağına inanıyorum. Yeter ki sınırdaki savaş çok fazla alevlenmesin, konjonktür biraz sakinleşsin ve Merkez Bankası kendi teknik verilerine bağlı kalarak bağımsız bir şekilde kendi kararlarını versin. Ben bu anlamda 2017 yılından umutluyum. Faiz oranlarının düşük olmasının psikolojik açıdan katkıları olacak. Bugün TL bazında 650 milyar lira mevduat var. Merkez Bankasının fonlaması 110 milyar lira. O da bizim hazine bonomuz karşılığı. Dolayısıyla mevduat faizleri bizim açımızdan çok belirleyici bir faktör."


Ateş, mevduat açısından bakıldığında bankaların tamamen fonlanamadığını ve bankaların bu yüzden yurt dışından kredi aldıklarını anlattı.


Faiz konusunda enflasyon oranının da önemli olduğunu kaydeden Ateş, "Bu ülke enflasyonun belini kırdı. Enflasyon geçmişte yüzde 40'lardaydı, şimdi yüzde 8'lere geldik ama dünya enflasyonunu yüzde 1-2 diye düşünürsek bizim bunun da belini kırıp yüzde 5'lere düşürmemiz lazım. Böylece fonlama maliyetleri de aşağıya inecektir. Yüzde 5 enflasyon olan yerde adam senden yüzde 10 faiz istemeyecek 6 faiz isteyecek. Sen de gidip kredini 7 ile vereceksin." şeklinde konuştu.



AA


Geri Dön