18 / 04 / 2024

40 yıldır modern kerpiç evler üzerine çalışılıyor

40 yıldır modern kerpiç evler üzerine çalışılıyor

Başbakan, Elazığ depremi için, "Kerpiç yapılaşmanın bedeli ağır olmuştur" deyince, "ölümlerin nedeni" anlaşılmış oldu. Kerpiç, 17 Ağustos depreminde "yıkılmayan" ve "öld&uum



TOKİ tüm binaların yerine "betonarme" evler yapılacağını belirtince de depreme karşı başlıca "önlem" açıklanmış oldu: 'Anadolu'nun bin yıllardan gelen yapı kültürünü terk etmek!" "Muhafazakâr"lıklarıyla gurur duyan siyasilerin, asıl "muhafaza" etmeleri gereken geleneksel mimari zenginliğimizi "suçlayarak dışlamaları" hazindir. Hem Başbakan'ın, hem de bir kamu kurumu olan TOKİ'nin "milli" sorumluluktan, "geleneksel mimari birikimlerimizi ağdaş teknolojiyle geliştirmek" değil midir? Ama bakın Erdoğan nasıl devam ediyor: "Kaybettiklerimizin nedeni bu bölgenin yerel mimari anlayışı, yani kerpiç apdanmasıdır!.."

Oysa dünyanın en zengin "mimarlık tarihi" ülkesini yönetenlerin demesi gerekiyor ki; "yerel mimari anlayışımızı tekliğin ve bilimin katkılarıyla geliştiremediğimiz için bu acıları yaşıyoruz." İnsanlığın en eski konut kültürüne sahip Anadolu'da en büyük "konut" üreticisi olan  TOKİ  de şunu söyleyemez miydi: "Yerel halk mimarileri, depreme karşı binlerce yılın deneyimini de barındırır; bu birikimi daha güvenilir kılacak yöntemlerle geleceğe aktaracağız..."

UZMANLARIMIZI DİNLEYELİM
Depreme dayanıklılık açısından "en iyi yapı malzemesi" kabul edilen kerpiç, 17 Ağustos depreminde "yıkılmayan" ve "öldürmeyen"ler arasındaydı... İTÜ'de yaklaşık 40 yıldır "modern kerpiç evler" üzerine çalışan Prof. V, Ruhi Kafesçioğlu, geleneksel mimarlık kültürümüzün çağdaş olanaklarla sürdürülmesine atlanacak katkılarda bulunmaktadır. Elazığ depreminin ardından kerpicin suçlu gösterilmesine karşı diyor ki: "Toprak, su, kireç ve alçının karışımından oluşan Alker'le daha dayanıklı yapılar yapılabilir. Kerpiç evler doğru mühendislikle yapılırsa öldürmez. Bugün Amerika'dan İtalya'ya dünyanın dört bir yanında zenginler, bu evlerde oturmayı tercih ediyor."

1- Elazığ'ın Okçular köyünde "kayan" zeminde depreme dayanamayan kerpiç evler...

2- Elazığ'ın Harput kentinde "sağlam" zeminde depreme meydan okuyan kerpiç evler...

3- insanlığın en eski yapı malzemelerinden kerpiç  ve mimarisi...

Son yıllarda "çağdaş kerpiç yapdar"ıyla dikkat çeken ve ödüller kazanan Antalyalı mimar Bayazıt Büyükyıldırım da şunlan söylüyor: "Elazığ'daki yıkımın nedeni kerpiç değil cehalettir. 2 kata kadar kerpiç yapdar tekniğine uygun yapıldığında depreme daha dayanıklıdır; çünkü kerpiç, deprem yüklerini sündürerek söndürür, yok eder ve çok 'daha az zarar'a neden olur."

Dinar ve Adapazarı depremlerinde betonarmeler çökerken kerpiçlerin yaşam kurtardığını da anımsatan Büyükyıldırım şunları ekliyor: "Günümüzün yapı teknolojileri ve malzemeleri bazı özellikleriyle kerpiç malzeme teknolojisini aşamamıştır. Kerpiç gibi 'çok yönlü sürdürülebilir' başka hiçbir yapı malzemesi yoktur."

Peki, Elazığ'ın Kovancılar ilçesine bağlı Kanatlı, Göçmeler, Demirci ve Okçular köylerindeki kerpiç yapılar "6 şiddetinde"ki bir sarsıntıya bile neden dayanamadı?

Yanıtını Mimarlar Odası Elazığ Şube Başkanı
Mithat Coşkun'dan dinleyelim: "Yıkılanların tümü zemin açısından sorunlu yerlerde, sağlam olmayan, kayan bir zeminde inşa edilmiş. Bazılarının çatılarına sonradan, 60 cm'yi bulan toprak damlar ilave edilmiş; kerpici maalesef tekniğine uygun kullanmamışlar; bu 'ilave ağırlıklar çökmelerin de temel nedeni..." Bu gözlemler 17 Ağustos depreminde yerle bir olan betonarme yapılara ait saptamalarla benzerlik göstermiyor mu? Tekniğine aykın ve "cahilce" inşa edilen betonarme yapılar depremin felakete dönüşmesinde kerpiçten hiç de farklı durumda değiller. Yani asıl sorun, günümüzdeki "imar başıboşluğu"nda her tür yapının bilinçsiz ve bilgisiz inşa edilmesi...

Bunda da yine, imar düzenimizdeki teknik denetim eksikliği ve "yaptırmışız yasalar"ın büyük payı olduğunu yıllardır yazıp söylüyoruz ama hiçbir siyasal iktidar, inşaat rantlarına kısıtlama gelmemesi için- depremin felakete dönüşmesini önleyecek bir imar disiplinini sağlamaya yanaşmıyor.

FELSEFESİ VAR
İşte bu gerçeklik içinde Bayazıt Büyükyildınm şunlan eklemeden edemiyor: "Hiçbir yapı malzemesi yoktur ki kerpiç gibi bir felsefi derinliği olsun... yine insan eliyle üretilmiş hiçbir yapı malzemesi yoktur ki, duyumuzla algılayabilelim..."

Evet...

Elazığ depreminde "katil" ilan edilen kerpiç, doğaldır, sağlıklıdır, nefes alır, nem dengesini korur; dahası ekonomiktir, kullanışlıdır, plastiktir, istediğiniz gibi işleyebilir, tamirat ve tadilat yapabilirsiniz...

Modem yapı malzemelerinden sıva, harç, bazı boyalar gibi pek çoğunu çıplak elle uygulayamazsınız, yakar... ama kerpiç tuğlasını da sıvasını da harcını da çıplak elle yapabilirsiniz, hiçbir zarar vermez; hatta mutluluk verir. Kerpiç yapı için özel, uzun, diplomalı bir eğitime, pek çok modem araç gerece, fabrikalara, büyük maliyetlere de gerek yoktur; başından sonuna ailecek, arkadaş ve dostlarla yapılabilir...
Oktay Ekinci / Cumhuriyet


Geri Dön