26 / 04 / 2024

Deprem çalışmalarına Avcılar, Silivri ve Fatih'ten başlanacak!

Deprem çalışmalarına Avcılar, Silivri ve Fatih'ten başlanacak!

İBB Deprem Risk Yönetimi ve Kentsel İyileştirme Daire Başkanı Tayfun Kahraman, İstanbul'da beklenen büyük depreme ilişkin yapılacak olan çalışmaları açıkladı. Kahraman, deprem çalışmalarına zemin açısından en kritik bölgelerden başlanacağını belirtti...



İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin (İBB) deprem hazırlıkları hakında açıklamalarda bulunan İBB Deprem Risk Yönetimi ve Kentsel İyileştirme Daire Başkanı Tayfun Kahraman, 48 bin ‘kara nokta’ olduğunu ve belediyenin buna ilişkin yürütülen çalışmaları aktardı.

Evrensel Gazetesi'nden Meltem Akyol ve İlknur Haylaz'ın haberine göre, İstanbul’u büyük bir deprem bekliyor ve depremin şideetinin 7 ve üzeri olacağı öngörülüyor, önümüzdeki 30 yıl içerisinde meydana gelme oranı ise yüzde 65 olarak belirtiliyor. Konuşulan senaryolara göre, İstanbul’da 48 bin bina yıkılacak, 3 milyon İstanbullu da depremden etkilenecek.

Son dönemlerde peş peşe meydana gelen depremler sonrası bir araya geldiğimiz İBB Deprem Risk Yönetimi ve Kentsel İyileştirme Daire Başkanı Tayfun Kahraman, risk altında bulunan binaları kara nokta olarak belirtiyor. Sebebini ise, bu binaların nerede bulunduğunun bilinmemesi olarak açıklıyor. Bu binaların adreslerini tespit etmenin yöntemlerini aradıklarına dikkat çeken Kahraman, şimdiye kadar yapılmış planların büyük oranda plan aşamasında yani kağıt üzerinde kaldığını ifade ediyor. 

-İstanbul, Manisa, Elazığ, Van... Ya da komşu coğrafyada herhangi bir ülke... Ne zaman deprem olsa biz İstanbul depremini, büyük Marmara depremini konuşuyoruz. İstanbul’da durum nedir ile başlayalım...

Tayfun Kahraman: Biz belediye olarak depremin öncesi ve sonrası için ayrı ayrı plan yapıyoruz.

2018 yılında başlamış, bizim devraldığımız bir çalışma var: Kaç yapı hasar alacak, bu yapıların durumu nedir, alt yapılarda nasıl hasarlar oluşabilir sorularına yanıt aranmış. Matematiksel çalışmalar bunlar. Yani gidip yerinde görerek yapılmamış; yapım tarihleri, ruhsat tarihleri gibi binalara ait bilgiler bir bilgisayar programına girilerek oluşturulmuş.

İşte o rakamlara göre; İstanbul’da olası bir depremde 48 bin binanın yıkılması, toplamda 250 bin binanın da orta ve ağır hasar alması bekleniyor. Yani ya yıkılacak ya da yıkılmaya yakın bir hale gelecek. Bu binalarda 3 milyon insan yaşıyor. İşte bu binalar bizim kara noktalarımız.

HIZLA TESPİT EDİP, GÜÇLENDİRMEYE BAŞLAYACAĞIZ

-Bu binaların nerede olduğu biliniyor mu peki?

Tayfun Kahraman: Nerede olduğunu bilmediğimiz için ‘kara nokta’ diyoruz. Çünkü bu çalışmada binaların adresleri yok. Bunlar daha çok 2000 yılından, yani deprem yönetmeliğinden önce yani Marmara depreminden önce yapılmış olan yapılar. Bu durumda yaklaşık 780 bin bina var. Olası bir depremde yıkılması beklenen 48 bin binayı bu 780 bin bina içerisinden en hızlı şekilde nasıl tespit etmenin yöntemleri üzerinde çalışıyoruz. İstanbul’daki değişik üniversitelerden bu konuda uzman 25 akademisyenle bir danışma kurulu oluşturuldu. Onların da görüşlerini alarak bu çalışmaları şekillendirmeye çalışıyoruz. Hedefimiz bu ayın sonunda bu işi bitirmek o kurulla birlikte nihai modeli ortaya çıkartmak.

Çok meşakkatli ve uzun bir iş. Belirlediğimiz ilçelerin zemin açısından en kritik bölgelerinden başlayacağız. İstanbul’daki 39 ilçeyi üçerli şekilde kademelendirerek, bu çalışmayı üç yıl içerisinde tamamlamayı planlıyoruz. Öncelikli olarak belirlediğimiz ilk üç ilçe Avcılar, Silivri, Fatih.

İstanbul’un canını acıtacak o kara noktaları tespit edip, güçlendirme, yenileme faaliyetlerine başlayacağız. Amacımız İstanbulluların zarar görmeyecekleri, herhangi bir depremden iki ayakları üzerinde binalarından çıkabilecekleri bir sistem. Bugüne kadar vakit kaybedildi, hem de çok büyük vakit kaybedildi. Şimdi biz bunu en hızlı nasıl yaparız diye çalışıyoruz. 2024 sonuna kadar mümkün olan en çok binaya müdahale edip güçlendirmeyi ya da yenilemeyi hedefliyoruz.

-Peki, bu çalışma dışında, yani yıkılacak bina sayısını tahmin etmek dışında bir şey yapılmamış mı? 1999 Marmara depreminden sonra bir dizi şey sıralanmıştı, 2011 Van depreminden sonra seferberlik ilan edilmişti...

Tayfun Kahraman: Bazı çalışmalar yapılmış, ama bunlar hep bilimsel çalışmalar olmuş. Ve bazıları da gözlemsel düzeyde kalmış. Örneğin 2003 yılında bizim de şu anda çok önem verdiğimiz konunun uzmanı akademisyenlerle deprem master planı yapılmış. Bu planla aslında neyin, nasıl yapılması gerektiğine ilişkin çok net bir yol haritası hazırlanmış. Ama ne yapılmış derseniz, çok az şey yapılmış, bu yol haritası ne yazık ki geliştirilmemiş.

Biz bu yol haritasını yeniden ele alıp gerekli güncellemeleri yaparak, depreme karşı, afetlere karşı hazırlıklı bir İstanbul yaratmak için neler yapılabilir, bunun testlerine başladık. Bir taraftan İstanbul’daki yapı stokunu elden geçiriyoruz.

KAÇ BİNA İMAR BARIŞI İLE BELGE ALDI, BİLMİYORUZ

-Üstüne bir de İmar Barışı meselesi var. Bu konuda herhangi bir veri var mı elinizde, kaç bina belge aldı, durumları ne?

Tayfun Kahraman: Maalesef, İstanbul’da imar barışı adı altındaki imar affı ile birlikte kaç yapının tapu kayıt belgesi aldığını bilmiyoruz. Şu anda ona ilişkin bir istatistik ya da bir veri elimizde yok. Bu veriler Çevre Şehircilik Bakanlığında. Bu tür afların kentleşme süreçlerini engellediğini söylesek de ortada yaratılmış fiili bir durum var. Biz de bunun üzerinden politikalarımızı revize edeceğiz.

KENTSEL DÖNÜŞÜMDE ZARAR YOKTUR KAMU YARARI VARDIR

-Tespitten sonraki adım güçlendirme ve yenileme. Ama özellikle yenileme deyince akla ‘kentsel dönüşüm’ geliyor. Fakat İstanbullular için kentsel dönüşüm rant ve mağduriyet demek...

Tayfun Kahraman: Evet, bunun nedeni de bugüne kadar yanlış yürütülen politikalar. Kentsel dönüşüme bir gayrimenkul geliştirme işi olarak bakıldı; İstanbullulara ‘Kentsel dönüşüm sonrasında kazanacaksınız’, ‘Eski konutlarınızı vereceksiniz, biz size karşılığında iki yeni konut vereceğiz’ diye kandırıldı. Bunun olmadığını örneğin Fikirtepe’de gördük. Fikirtepe’de birçok proje başladı, bunların sadece üçte biri tamamlandı. Vatandaşların üçte ikisi şu anda mağdur. Olan konutlarından da oldular. 2012 yılından bu yana kira yardımlarını da büyük oranda almıyorlar.

İstanbul’da şu anda hanelerin yüzde 20’si asgari ücret ve altında gelire sahip. Böyle bir haneye üst sınıfa yönelik konut projelerden konut verirseniz o insanların orada yaşama şansı yok demektir. Verdiğiniz dairenin sadece aidatı 1000 TL. Neredeyse maaşının yarısı... O insanlar ya orayı kiraya verecek ya da satıp İstanbul’un başka yerlerine taşınacak. Bu işte, yerinde dönüşüm değil yerinden eden dönüşüm!

Deprem seferberlik planını açıklarken de söyledik, bizim şu anda önceliğimiz afet öncelikli bir dönüşüm. Ama bunu yaparken oradaki sosyal-ekonomik dokuya uygun, hatta oradaki sosyal-ekonomik yapıyı rehabilite etmek üzere projeler konumlandırılması gerekiyor. Yani sadece bir inşaat faaliyeti değil, aynı zamanda sosyal ve ekonomik projelerle vatandaşın da, İstanbullunun da dönüşümünü sağlamak gerekiyor. Biz o yüzden sosyologlar, psikologlar, ekonomistlerle beraber çalışalım diyoruz. 

-Kâr-zarar hesabı ile nasıl olacak bu?

Tayfun Kahraman: Kentsel dönüşüm deyince vatandaş haklı olarak diyor ki, “Müteahhit kazanıyor, yönetici kazanıyor, ben niye kazanamıyorum?” Biz kazanmak istemiyoruz. İstanbul Büyükşehir Belediyesinin burada yaratacağı zarar kamu yararınadır. Çünkü sağlıklı kentler yaratmak kamu yararına yaptığınız bir işlemdir. Ama vatandaş da şunu önüne koyacak; bu projeler benim sağlıklı bir konutta yaşamamı sağlayacak, böyle bakmak durumundayız. Kimsenin rantının yanında değiliz. Müteahhidin de rantının yanında değiliz, vatandaşın da...

KENTSEL DÖNÜŞÜM MASASI KURULUYOR

Tayfun Kahraman: Bir ‘kentsel dönüşüm masası’ kuruyoruz İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde. Kent konseyi binası içerisinde faaliyet gösterecek bu arkadaşlarımız; şehir plancıları, mimarlar, inşaat mühendisleri, harita mühendisleri, hukukçular, sosyologlar, psikologlar vatandaşlarımızın sorularına cevap verecekler. Bir taraftan da kentsel dönüşüm konusunda yaşadıkları problemleri İstanbul Büyükşehir Belediyesinde kendileri adına takip edecekleri bir ekip olacak, her türlü sorularına, sorunlarına onlardan cevap bulabilecekler.

1876 ADET AÇIK ALAN TESPİT ETTİK

"İstanbul’u mümkün olduğunca depreme hazırlamaya çalışıyoruz. İlk iş olarak deprem toplanma alanlarını yaratma planlarını aldık önümüze. Üç milyon insanın barınabileceği alanlar yaratmaya çalışıyoruz. Yeni açıkladığımız ‘toplanma ve geçici barınma alanları’ içinde 859 toplanma alanı, 1017 adet geçici barınma alanı bulunuyor. Yani toplamda 1876 adet açık alan var. Ayrıca 2 bin 262 adet de kapalı geçici barınma alanı var. Mezarlıklar, AVM’ler de bu rakamların içerisinde. Yaşanması muhtemel bir kış depreminde AVM’ler, kapalı olmaları nedeniyle bizim için çok önemli. Ayrıca kent nüfusunun yoğun olduğu bölgelerde tek büyük kentsel boşluklar olan mezarlıkları da ilk 48 saatte kullanmak zorundayız."

100 BİN AFET GÖNÜLLÜSÜ YARATMA ÇABAMIZ VAR

"İstanbulluların oluşturmuş olduğu gönüllü sivil toplum örgütleri var, arama-kurtarma derneklerimiz var, AKUT gibi çok ünlülerinin yanında küçük ölçekli faaliyet gösteren derneklerimiz de var. Bunları da bir araya getirmeye, koordine etmeye çalışıyoruz. Ayrıca İstanbul’da yeni afet gönüllüleri yaratma çabamız var. Örneğin güvenlik görevlileri, İstanbul Belediyesinin personeli... Yaklaşık 85 bin kişiden bahsediyoruz. Bunların hafif arama kurtarma faaliyetini bilinçli bir şekilde yapacakları bir sistemi geliştirmeye çalışıyoruz. İstanbul’da 961 mahalle muhtarı var. Her mahallede muhtarlarla birlikte en az 5 kişiden oluşan afet gönüllülerini oluşturmaya çalışıyoruz... En kritik ilk 48 saatte kimsenin afet alanlarına giremeyeceği konuşuluyor. Bu afet gönüllülerini koordine edebilirsek bu, ilk 48 saatte müdahale edecek neredeyse 100 bin kişi demek."

- Bütün bu deprem tartışmaları arasında biraz azalsa da bir de Kanal İstanbul gündemi var...

Tayfun Kahraman: Deprem İstanbul’un en hayati konusu. Bunca yıl geçmesine rağmen ne yazık ki İstanbul depreme hâlâ hazırlıklı değil. Ve durum böyleyken Kanal İstanbul gündem olabiliyor. Sözünü ettiğiniz rakamlar aşağı yukarı, bizim kara nokta olarak açıkladığımız binaları yenilemek için gerekli olan bütçe. Şimdi bu kadar büyük bir deprem bekleniyorken, bütçeyi bu binaların yenilenmesinde mi harcamalı, Kanal İstanbul gibi ne olduğu, ne işe yarayacağı belirsiz, sorunları büyütmekten başka bir faydası olmayacak bir projeye mi? Böyle bir kaynak varsa eğer, bu kaynağın kullanılacağı adres İstanbul’da bellidir.

-Sizin ayrıca Atatürk Havalimanının İstanbul’un üçüncü havalimanı olarak kullanılması çağrınız var. Neden istiyorsunuz bunu?

Tayfun Kahraman: Baktığınızda dünyada pek çok metropol kette 4-5 havalimanı var, İstanbul’da da olabilir. Ayrıca bir deprem anında Atatürk Havalimanı, İstanbul Havalimanı ve Sabiha Gökçen Havalimanı ile birlikte lojistik merkezler olarak kullanılabilecek bir alan. Yardımların ve kurtarma ekiplerinin geliş-gidişleri anlamında da çok önemli merkezler bunlar. Hatta bu alanların pek çoğu İstanbul’daki en büyük açık alanlar olduğu için, sahra hastanelerinin vs. yer aldığı alanlar olarak kullanılabilir. O nedenle Atatürk Havalimanı önemli.

İstanbul depreme hazır mı?

Ahmet Ercan: Türkiye ardı ardına deprem haberleriyle sarsılacak! 

Avcılar depreme hazır mı? 1800 bina yıkılmayı bekliyor!

 


Geri Dön