25 / 04 / 2024

İnşaat sektörü altın çağını yaşıyor!

İnşaat sektörü altın çağını yaşıyor!

İnşaat şirketlerinin, geleceğin kentlerini ve yaşama alanlarını inşa etmeden önce gelişen yeni teknolojilere adapte olarak kendilerini baştan yenilemeleri gerekecek. Nanoteknoloji ile geliştirilen yeni malzemeler ve dijitalleşen dünya, yeni yapıları ve kentleri şekillendirecek.



Trantor, gökyüzünü kaplayan çelik bir kubbe ve zeminde toprağı örten başka bir çelik yığını arasına kurulmuş devasa bir kent. Kentin gıda ihtiyacı tamamen yapay bir şekilde özel birimlerde topraksız tarım yapılarak sağlanıyor. Kubbelerle kaplı bu ihtişamlı kentte yaşayanlar için tüm aydınlatma ve iklimlendirme hizmetleri de insan eliyle yapılıyor. Gece-gündüz ve mevsimsel döngü bile teknolojinin desteğiyle insan kontrolünde. Sadece devlet görevlilerinin çıkabildiği kubbelerin dışında, kentteki insanları hiçbir şekilde etkilemese de, gezegenin kendi doğal koşulları hüküm sürüyor.

 

Nüfusu 45 milyara ulaşan bu devasa kent, bilim kurgunun en büyük yazarlarından Isaac Asimov’un “Vakıf” serisindeki galaktik imparatorluğun başkenti... Asimov’un 1940’ların başında yazmaya başladığı bilimkurgu kitaplarıyla geleceği kurgularken hayal ettiği birçok şey bugün gerçekten kullanılıyor: Kablosuz cihazlar, nükleer enerji, robotlar, yürüyen kaldırımlar, robot beyinli insansız araçlar... Peki kentler ve mimari hakkındaki hayallerinin ne kadarı gerçeğe dönüşebilecek kadar gerçekçi?

 

Bilim ve teknoloji alanındaki gelişmeler hayatı değiştirmeye devam ediyor. Oluşan yeni kültür, teknolojiyle birleştiğinde gelecekte bambaşka bir kentten söz edeceğiz kuşkusuz. Aslında değişim, tasarımın bilgisayar ortamına taşınmasıyla çoktan başladı. Bu durum özellikle mimari alanda önemli bir etki yaratıyor. Artık işin içinde sadece mimarın yaratıcılığı yok. Bilgisayar ortamında çizilen projeler, teknolojinin desteğiyle çok daha uç noktalara ulaşarak aykırı yapıların ortaya çıkmasını kolaylaştırıyor. Üstelik bu duruma yapı teknolojilerindeki yenilikler de eklenince kağıt üzerindeki yapı çok daha hızlı bir şekilde gerçeğe dönüşüyor.

 

Dünyada kent nüfusunun oranı 1950’de sadece yüzde 30’du. Birleşmiş Milletler’in verilerine göre 2014’te yüzde 54’e ulaştı. ,2050'de ise yüzde 66’yı geçmesi bekleniyor. Özetle dünyadaki kırsal yaşam hızlı bir ivmeyle sona doğru gidiyor. Kentlerde yaşayan nüfusun bu kadar hızlı artması ise “kent” kavramını yeniden tanımlamayı gerekli kılabilir. Bu durumda bilimkurgu kitaplarında tarif edilen teknolojiyle donatılmış büyük ve yapay yapıların gerçekleşmesi ne kadar mümkün olabilir?

 

Sürdürülebilirlik son yılların en önemli kavramlarından biri olarak ön plana çıktı. Bu kavramın önemi gelecekte çok daha fazla ağırlık kazanacak. Artan nüfus ve kentleşme oranlarıyla birlikte enerji, gıda ve su kaynaklarının savurganca kullanıldığı ve doğal çevreyi yok ederek sürdürülen yapı faaliyetlerinin sürdürülebilmesi imkansız bir hale geliyor. Dolayısıyla gelecekte kentlerin, bilimkurgu dünyasında olduğu gibi çok büyük yapay yapılardan oluşması fikri fantezi olarak kalabilir. Yine de kentsel alanlardaki arazi kıtlığı nedeniyle yapıların yükselmeye devam etmesi kaçınılmaz görünüyor.

 

Sonuç olarak hem inşaat teknolojileri hem de genel olarak bilim, gelecekte gıda, su ve enerjinin daha verimli kullanılması konusuna odaklanarak çözümler üretmeye çalışacak. Bu durum hem mimaride hem de kullanılan malzemelerde büyük bir değişim yaratacak. İlk adımlar atılmaya başlandı bile. Özellikle nafioteknolojinin gelişmesiyle birlikte yapay olarak üretilen ve en basit örneğiyle doğal gibi davranan ürünlerin kullanılması yaygınlaşacak.

 

Atakule ve Abdi İpekçi Spor Salonu gibi yapılara imza atan yüksek mimar Ragıp Buluç, yapı işini doğaya karşı verilen bir savaş olarak tanımlıyor. Buluç’a göre her bina doğaya karşı verilen bir savaşın ürünü. Buradaki önemli nokta ise bu savaşın yıkıcı bir mücadele olmaktan çok kendi gerçeklerini koruyarak “yapay” ve “doğal”ı bütünleştirmesi. Rakip Buluç, “Çevreyi yaratamayan toplumlar, çevreyi de koruyamaz” diyor.

 

Bu bakış açısı, doğadan öğrenerek kendi çevresini oluşturmayı amaçlayan bir mimari yaklaşımın gelişmesini sağlıyor. Dolayısıyla yeni mimarinin en önemli parçaları nüfus baskısı ile su ve toprak kaynaklarını korumayı hedeflemek, değişen teknolojiyi ve yeni malzemeleri de bu hedef için kullanmak olacak.

 

İnşaat sektörünün bugününe yön veren birçok şirket de bunun farkında. Sinpaş Yapı Genel Müdürü Ahmet Çelik, “Sektörün geleceğinde akıllı evler, doğaya saygılı, çevreye etkisi minimuma inmiş teknolojiler hakim olacak” diyor. Kuzu Grup CEO’su Özen Kuzu ise inşaat sektörünün eskiden kum, çimento, beton gibi malzemelerle çözümle-nebilen bir yapıya sahip olduğunu söylüyor. Ancak Kuzu’ya göre bu durum artık geride kaldı: “Günümüzde rekabet ortamım da düşündüğümüzde doğru projelere adım atmak için akılcı kaynak kullanımı önem taşıyor.” Nef İcra Kurulu Başkanı Erden Timur ise “İnşaat faaliyetleri ve malzemelerini artık enerji verimliliği ve çevresel sürdürülebilirlik şekillendiriyor” tespitini yapıyor.

 

İnsanlık tarihi kullanılan malzemelere göre dönemlere ayrılır -taş, demir, bronz çağı gibi. Bilgisayar ve teknolojinin hayatı değiştirdiği günümüz ise genellikle silikon çağı olarak isimlendirilir. Gelecek çağa ismini verecek şeyse ise insanların nanoteknoloji ile geliştirdikleri yapay malzemeler olacak. Sürdürülebilir bir kaynak kullanımı için inşaat sektörünün de geleceğinde nano malzemeler var. Bu nedenle mimarlık ve mühendislik alanları kimya sektörüyle çok daha iç içe geçecek. Bugün ilk örnekleri kullanılmaya başlanan “life-like” denen ve gerçeğinden esinlenerek tasarlanmış mimari malzemeler, yapıların temeli olmaya başlayacak. Günümüzde yapıştırıcılar, beton, kaplama, döşeme, cam, aydınlatma cihazları, boru tesisatları gibi alanlarda kullanılan nano malzemeler yapı sektöründe, sınırlı da olsa, yer bulmaya başladı. 2025’te bu malzemelerin yaratacağı ekonomik hacmin 2 milyar dolara yaklaşması bekleniyor.

 

Forbes Dergisi'nde yer alan habere göre;  Bugün kullanılan nano malzemeler, mevcutların daha çok güçlendirilmiş halleri. Örneğin nanoteknolojiyle üretilen ve betonun geliştirilmiş bir hali olan çok yüksek performanslı “UHPC” sayesinde hammadde kullanımı azaltılarak daha hafif yapılar oluşturulabiliyor. Üstelik yapıların dayanıklılıkları da artırılıyor. Örneğin Kanada, Almanya, Japonya ve Kore’de UHPC kullanılarak diğerlerine göre çok daha hafif ve daha dayanıklı olan köprüler inşa edildi -2007’de Almanya’da inşa edilen Gartnerplatz Köprüsü gibi... Nanoteknoloji ile geliştirilen bir başka beton çeşidi ise su itici özelliğiyle su yalıtımı gerektirmiyor ve uzun süre bozulmadan kalabiliyor. Bunun yanı sıra harç içinde kullanılan organik fiberlerle karma, esnek ve hafif betonarme yapılar inşa etmeye olanak sağlıyor. Nanoteknoloji kullanılarak geliştirilen hedef malzemelerden biri de kaplama. Karbon salınımı az olan, ısıyı yalıtan ve enerji tüketimini kontrol altında tutan kaplama malzemeleri gelecekte çok daha önemli bir hale gelecek.

 

Bu gelişmeler kuşkusuz inşaat işindeki insan kaynağım da alt üst edecek ve yeni meslekler ortaya çıkacak. İnşaat mühendisleri bu yeni nesil malzemeleri uygulayabilmek için yeni uzmanlıklar geliştirmek zorunda kalacak. İnşaat şirketleri ve malzeme üreten şirketler ar-ge departmanları kurarak yeni tip malzemelerin geliştirilmesine yatırım yapacak. Bu durum yeni nesil malzeme mühendisliği dalını oldukça geçerli mesleklerden biri haline getirecek.

 

Bina teknolojileri gelişirken kaçınılmaz olarak kentler de aynı yaklaşımla yeni bir mimari ve teknolojik düzeye çıkacak. Akıllı bina sayısının artmasıyla enerji, ısıtma ve soğutmanın tek bir merkezden yönetildiği ve kullanıcı gereksinimlerini algılayabilen teknolojiler daha yoğun bir şekilde kullanılacak. Üstelik bu yapılar kente de entegre edilecek. Kent yönetimlerinde enerji başta olmak üzere kaynak kullanımından tasarruf edilmesini sağlayacak uygulamalar geliştirilerek yaygınlaştırılacak.

 

Diğer yandan inşaat şirketlerinin önünde uyum sağlamaları gereken ikinci bir değişim rüzgarı da var. Özellikle konut üreten şirketlerin artık pazarlama faaliyetlerinde geleneksel yolların dışına çıkarak gelişen teknoloji kullanımı ve dijitalleşmeye uygun stratejiler geliştirmek zorundalar. Kuzu Grup CEO’su Özen Kuzu bu noktada “Büyük Veri”ye vurgu yapıyor.

 

Kuzu, müşteri ihtiyaç ve beklentilerini analiz edebilmek için Büyük Veri’nin kullanılacağı uygulamalar geliştirilmesi gerektiği fikrinde. Aynı zamanda şirketlerin sürdürülebilir bir yapıya kavuşabilmeleri için dijital dönüşüme ayak uydurmalarının zorunlu olduğunu söylüyor.

 

Nef İcra Kurulu Başkanı Erden Timur ise son yıllarda önemli bir trend haline gelen sanal gerçeklik uygulamalarına vurgu yapıyor. “Sanal gerçeklik teknolojisi, ürün henüz ortaya çıkmadan müşteriye sunulacak deneyimin önceden görülmesi ve hissedilmesini ve müşteriyle daha sıkı bir bağ kurulmasını sağlayacak” diyor ve ekliyor: “Deneyimin hayatımızdaki yeri arttıkça satın alma alışkanlıklarımızdan gündelik hayatımızda alacağımız kararlara kadar birçok şey değişecek.” Nihayetinde inşaat şirketlerinin, geleceğin kentlerini inşa etmeden önce gelişen yeni teknolojilere adapte olmaları dolayısıyla kendilerini baştan inşa etmeleri gerekecek.

 

 

 

 

Ferit Meriçten Ferko - Yönetim Kurulu Başkanı

 

SÜRDÜRÜLEBİLİR YAPILAR

 

İnşaat sektörü altın çağını yaşıyor!

 

Ferko Yönetim Kurulu Başkanı Ferit Meriçten, Türkiye'de inşaat sektörünün tarihinde pek çok iniş çıkışlı dönemden geçmesine rağmen son 50 yıldır yurt içinde ve yurtdışında güçlenerek, dünya normlarında projeler geliştirerek önemli bir gelişim gösterdiğini söylüyor. İnşaat ve gayrimenkul sektörleri 15 yıldır oldukça hareketli bir dönem yaşıyor. Bu durum asıl işi inşaat olmayan birçok şirketi ve girişimciyi sektöre çekti. Meriçten, bunun etkisiyle sektördeki rekabetin arttığını söylüyor. Ancak Meriçten'e göre üretilen beş projeden ikisi sorunlu. Bu durum da müşterilerin daha ince eleyip sık dokuyarak alım yapmasına neden oluyor.

 

Ferit Meriçten, inşaat sektöründe bugünün en önemli kavramlarının enerji verimliliği ve sürdürebilirlik olduğunu söylüyor. "Sürdürebilirliğin tüm sektörlere yenilikçi bir bakış açısı kazandırdığını, çevreye ve topluma katkı sağlayan bir akım olduğunu düşünüyorum" diyor ve ekliyor: "Bu ilke ekonomik, ekolojik ve sosyal bakış açılarını da kapsıyor. Projelerimizde bu bilinçle ilerliyor, ekonomik ve ekolojik binalar oluşturuyor, binalarda yaşayacak olanların konforunu ön planda tutuyoruz."

 

GELECEĞİN TRENDLERİ

 

Gelişen teknoloji, inşaat şirketlerinin iş yapış biçimlerini tamamen değiştirecek.

 

Nanoteknolojik Malzemeler 

 

Nanoteknoloji ile geliştirilen inşaat malzemeleri şirketlerin alışkanlıklarını kökten değiştirecek. Yapıştırıcılar, beton, kaplama, döşeme, cam, aydınlatma cihazları, boru tesisatları gibi alanlarda kullanılan nano malzemeler şimdiden sektörde kullanılmaya başlandı. Ancak gelecekte yapı sektörünün ana malzemeleri haline gelecekler.

 

Sanal Gerçeklik

 

Sanal gerçeklik teknolojisi inşaat şirketlerinin maketten satış stratejilerini bambaşka bir boyuta taşıyacak.Yapı aşamasından önce müşterilerini sanal gerçeklik teknolojisiyle oluşturulan proje simülasyonlarında I gezdirerek daha "gerçekçi" bir pazarlama stratejisi izleyecekler.

 

Akıllı Kentler

 

Artan akıllı bina sayısıyla birlikte kentler de aynı yaklaşımla yeni bir mimari ve teknolojik düzeye çıkacak. Enerji, ısıtma ve soğutmanın tek bir merkezden yönetildiği ve kullanıcı gereksinimlerini algılayabilen teknolojiler daha yoğun bir şekilde kullanılacak. Bu yapılar kente de entegre edilecek.

 

 

Ziya Yılmaz - DAP Holding Yönetim Kurulu Başkanı

 

ALTIN ÇAĞ

 

İnşaat sektörü altın çağını yaşıyor!

 

DAP Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ziya Yılmaz, son 15 yılı gayrimenkul sektörünün "altın çağı" olarak nitelendiriyor. "Sektör özellikle son 15 yılda oldukça ciddi bir büyüme kaydetti ve büyümeye de devam ediyor. Doğru hamlelerin yapılmasıyla taşıdığı büyük potansiyel olağanüstü bir güce dönüşebilir" diyor. Ziya Yılmaz, özellikle son 100 yılda teknolojik anlamda müthiş bir aşama kaydedildiğini hatırlatarak bu gelişimin inşaat sektörünü doğrudan etkilediğini söylüyor, "Sanayi ve teknolojik gelişim bütün hızıyla sürüyor.Bu konuda tüm etkenler inşaat sektörünün değişiminde rol oynayacak" diyor.

 

 

 

H. İnanç Kabadayı Ege Yapı - Yönetim Kurulu Başkanı

 

KURUMSAL KAZANÇ

 

İnşaat sektörü altın çağını yaşıyor!

 

Ege Yapı Yönetim Kurulu Başkanı inanç Kabadayı, Türk inşaat sektörünün bugün teknolojik olarak dünya standartlarının üzerinde nitelikli projelere imza attığı görüşünde... "Türk firmaları dünyanın her yerinde köprü, tünel, havalimanı, konut, ticari alan, eğlence ve alışveriş merkezleri, spor alanları gibi dev projeleri geliştirecek yetki ve tecrübeye sahip" diyor.

 

Kabadayı, değişen yaşam tarzı ve gelişen ihtiyaçların inşaat sektörünü de dönüştürdüğünü söylüyor: "Her sektörde olduğu gibi inşaat alanında da inovatif ürün ve çözümler öne çıkmaya devam edecek. Yeşil bina teknolojileri, akıllı bina sistemleri, akıllı kentler, genel ve çevresel ulaşım çözümleri ile enerji verimliliği sektörün geleceğine yön verecek. Yoğun rekabet koşullarında kurumsallaşma sürecini tamamlamış, inovasyona ve tüketici memnuniyetine yoğunlaşan firmaların öne çıkacak."

 

 

Süleyman Çetinsaya Artaş inşaat - Yönetim Kurulu Başkanı

 

AKILLI YAPILAR

 

İnşaat sektörü altın çağını yaşıyor!

 

"Avrupa Konutları" markasıyla 10 yılda 16 bin 500 konut inşa ederek teslim eden Artaş İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Çetinsaya, gelişen teknolojiyle birçok konuda olduğu gibi inşaat sektöründe de ihtiyaç ve beklentilerin değiştiğini söylüyor. Çetinsaya'ya göre şirketler, halihazırda genç kuşakların beklentileri karşılayabilmek için teknolojik gelişmeleri her zaman çok yakından takip ediyor.

 

Buna ek olarak tüketicilerin akıllı bina konseptine sahip, fonksiyonel donatıları içinde barındıran konutları tercih etmeye başladığına işaret ediyor. “Son yıllarda olduğu gibi önümüzdeki dönemde de teknolojik yeniliklerin kullanıldığı projelerin önde olacağı kanaatindeyim'' diyor.

 

İsmail Hakkı Ekşi He Gayrimenkul - Yönetim Kurulu Başkanı

 

ÇEVRECİ YAKLAŞIM

 

İnşaat sektörü altın çağını yaşıyor!

 

He Gayrimenkul Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Hakkı Ekşi, iklim değişikliği ve çevre şartlarındaki olağan olmayan değişimlerin inşaat sektöründe de yeniliklere neden olacağını ve şirketleri daha çevreci olmaya iteceği görüşünde. Bu noktada yeni gelişen teknolojilerin kullanılan malzemeleri de değiştireceğini söylüyor. Ancak Ekşi'ye göre bunun için henüz erken: "Nanoteknoloji ile şu an bazı sektörlerde çalışmalar yapılıyor ve yeni ürünler geliştiriliyor. Bu ürünler zamanla inşaat sektöründe de yaygınlaşacak. Ancak pahalı olmasından dolayı sektöre girişleri zaman alacak." Ama inşaat sektöründeki değişimin sadece kullanılan malzemelerle sınırlı kalmayacağı inancında. "Gelecekte robotlar var. Sektör de buna uyacak" diyor. Halihazırda inşa sürecinde yeni teknolojik aletlerin kullanımın artığını söyleyen Ekşi'ye göre insan emeğini azaltan bu ekipmanların kullanımı yaygınlaşacak.

 

Erhan Boysanoğlu - Mesa HoldingYönetim Kurulu Başkanı

 

Teknolojik Yapı 

 

İnşaat sektörü altın çağını yaşıyor!

 

Mesa, 2019’da 50’inci yaşım kutlayacak. Bugüne kadar 11,5 milyon metrekarelik inşaat alanında 95 bine yakın konuta imza atarak sektöre yön veren şirketlerden oldu. Mesa Holding Yönetim Kurulu Başkanı Erhan Boysanoğlu, inşaat sektörünün ve faaliyet gösteren şirketlerin geleceklerini yeni teknolojilerin ve uluslararası pazarlarda iş yapabilme kabiliyetlerinin belirleyeceği görüşünde. Boysanoğlu, “50’nci yıla bir buçuk kala, geriye dönüp baktığımda, Mesa olarak öncülük ettiğimiz ‘çağdaş site kavramı’ ve 1978’de ilk defa uyguladığımız ‘tünel kalıp sistemi’, Türkiye’de sektörü değiştiren temel faktörlerdi” diyor.

 

Boysanoğlu’na göre geleceği şekillendiren de aynı yaklaşım olacak. “İnşaat sektörünü değiştirecek, geliştirecek birçok unsur bulunuyor. Bunların içinde tünel kalıp sistemi örneğinde de açıkça görüldüğü gibi öncelikle teknoloji geliyor” diyor. 70 yaşındaki duayen inşaatçının bu sisteme neden bu kadar vurgu yaptığını anlamak için biraz tanımak gerekiyor. Bugün inşaat projelerinin bu kadar hızlı bir şekilde bitirilebilmesinin temel sebebi olan tünel kalıp teknolojisi, betonarme yapılarda taşıyıcı duvar ve döşemenin bir defada dökülmesine olanak veren tünel şeklindeki çelik kalıplar sistemine verilen ad.

 

Bu sistemde duvar ve döşeme beraberce yerinde dökülüyor. Fikir olarak basit gibi görünse de, bu sistem Türk inşaat şirketlerinin iş yapış hızım bir hayli artırdı. Bu yüzden özellikle yurtdışında (Libya ve Rusya’da) Türk şirketleri iş bitirme sürelerinin kısalığıyla ciddi bir rekabet avantajı sağladı.

 

Erhan Boysanoğlu, Türk inşaatçılarının geleceğini de yeni teknolojik gelişmelere hızla adapte olmakta görüyor. Mesa bugün sektörde inşaat, imalat ve hizmet alanında faaliyet gösteriyor. Üstelik hem geliştirici hem de taahhüt şirketi olarak. Dolayısıyla Boysanoğlu tüm sektörü yakından gözlem altında tutuyor: “Güncel gelişmeleri ve teknolojiyi sürekli takip ediyoruz. Hatta takip etmekle yetinmiyor, geliştiriyoruz. Dolayısıyla sektörün geleceğine hazırlanmaktan ziyade, geleneğimizde olduğu gibi sektörü geliştirmeye odaklanıyoruz.”

 

Boysanoğlu’nun vurgu yaptığı bir diğer konuysa uluslararasılaşma. Ağustos 2017’de Engineering News Record (ENR) tarafından yayımlanan “Dünyanın En Büyük 250 Uluslararası Müteahhidi” listesinde Türkiye 46 şirketle, Çin’in (65) ardından en fazla temsil edilen ülke oldu. Ancak Boysanoğlu bardağın boş tarafına bakmak gerektiğini söylüyor: “Dünya pazarında firma sayısı bazında dünya İkincisi olmakla birlikte Türkiye müteahhitliğinin küresel arenadaki en büyük sorunu bu büyüklüğünü ciro tarafına yansıtamaması.” Bu sorunun çözümü içinse “Artık niceliğin yanısıra nitelikli projelere yönelmek” gerektiğini vurguluyor.

 

Tabii bu işin sadece müteahhitlik tarafı. Boysanoğlu’na göre asıl farkı, Türk şirketlerinin dünya genelinde geliştirici yönlerini daha da güçlendirmeleri yaratacak. Mesa da yurtdışmdaki adımlarını bu yaklaşımla atıyor. Şirket yurtdışında birçok ülkede müteahhit olarak yer alırken Almanya, Letonya ve Polonya gibi ülkelerde de geliştirici olarak kendi projelerine imza atıyor. Örneğin halihazırda alışveriş merkezi ve ofisten oluşan ticari gayrimenkul ile konut projesi tamamladıkları Polonya’da devam eden bir de konut projeleri bulunuyor. Boysanoğlu yine Varşova’da iki konut projesi üzerinde çalıştıklarını söylüyor.

 

 

Erden Timur-  Nef - icra Kurulu Başkanı

 

Dijital Devrim 

 

İnşaat sektörü altın çağını yaşıyor!

 

İnşaat sektörünün en genç patronlarından 35 yaşındaki Erden Timur’un 2010’da geliştirdiği Nef markası, sadece dört yıl sonra 2014’te 1 milyar lira ciro sınırını aşarak rüştünü ispatladı. 2016’yı da bin 435 adet konut satışı ve 1,3 milyar lira ciroyla kapatarak yükselişini sürdürdü. Nef’in, şirket ömrü için çok kısa denilebilecek bir sürede, ulaştığı bu büyüklük Timur’un geliştirdiği özgün stratejilerin sonucu.

 

Yeni teknolojilere ve tüketici ihtiyaçlarına adaptasyon kabiliyetinin gelecekte şirketlerin kaderini belirleyeceği görüşünde olan Timur, “Teknolojide ve sanayide olduğu gibi bu sektörde de yenilikçi ve yaratıcı olanlar, tüketicilerin ihtiyaçlarını doğru analiz ederek buna uygun çözümler geliştirenler ilerlemeye devam edecek.”

 

Nef’i kısa sürede büyüten stratejilerin temelinde bu yaklaşımla ortaya çıkan ve Timur’un patentini aldığı “Fold” konsepti var. Projelerinde sinema, oyun, hobi, misafir, toplantı odaları, sanat ve müzik stüdyoları hatta istenirse bir şef tarafından yemeklerin pişirildiği yemek odası gibi modüller bulunuyor. Bu konseptle, 50 metrekarelik stüdyo bir daireniz de olsa, aileniz geldiğinde kullanabileceğiniz bir misafir odasına, terasa, sinema salonu gibi lükslere sahip olabiliyorsunuz. Sadece ihtiyaç duyduğunuzda kullanıp ödüyorsunuz.

 

Nef projelerindeki bu konsept, sektörde fark yaratan önemli bir inovasyon. Erden Timur, gelecekte de aynı yaratıcılığı sürdürmek zorunda olduğunun farkında. “Dünyada sürdürebilirlik, teknoloji ve inovasyona odaklı projeler ve hizmetler giderek ön plana çıkıyor. İnşaatta kullanılan malzemeleri artık enerji verimliliği ve çevresel sürdürülebilirlik şekillendiriyor” diyor. Bu gelişmelerin artan rekabetle birleşince sektördeki markalarda önemli bir baskı yarattığını söyleyen Timur, “Bu gelişmelere uyum sağlayamayan markaların hem maliyet yükleri hem de inşaat kalitelerinde düşüş ve gerileme kaçınılmaz olacak” tespitini yapıyor.

 

Timur’un vurgu yaptığı önemli konulardan biri de dijitalleşme. Çünkü dijitalleşen hayata uygun pazarlama stratejilerinin de geliştirilmesi gerekiyor., “Dijitalleşen dünyada her geçen gün, hedef kitleleri daha iyi analiz edebilmek ve onların Online dünyadaki davranışlarını daha iyi anlayabilmek önem kazanıyor” diyor. Kullanıcı aksiyonlarını iyi takip ederek bu takip sonucunda elde edilen verileri doğru analiz eden şirketlerin bir adım öne geçeceğini düşünüyor. Bu nedenle Nef, sosyal medyayı oldukça etkin kullanıyor. Facebook’ta 307 bin takipçisi bulunan şirket buradaki geri dönüşleri satışa da çevirmeyi başarıyor. Erden Timur, “Facebook’ta yaptığımız reklam yatırımıyla 4 bin 740 talep topladık, 31 daire satışı yaptık ve bu başarımız case study olarak tüm dünyada yayınlandı” diyor.

 

Genç inşaat patronunu heyecanlandıran diğer bir teknolojik yenilikse sanal gerçeklik teknolojisi: “Ürün henüz ortaya çıkmadan müşteriye sunulacak deneyimin önceden görülmesi ve hissedilmesi müşteriyle daha sıkı bir bağ kurmayı ve onları daha derinden etkileyebilmeyi sağlayacak.” Timur’a göre deneyimin hayatımızdaki yeri arttıkça, satın alma alışkanlıklarımızdan gündelik hayatımızda alacağımız kararlara kadar birçok şey değişecek.

 

Özen Kuzu- Kuzu Grup Yönetim Kurulu Üyesi ve CEO

 

Z Kuşağı Yapılar 

 

İnşaat sektörü altın çağını yaşıyor!

 

Bugüne kadar imza attığı yaklaşık 500 proje ile 100 binin üzerinde konut üretimi gerçekleştiren Kuzu Grup’un CEO’su Özen Kuzu, geleceğin yapılarını inşaat şirketlerinden çok yeni jenerasyonun ve teknolojinin belirleyeceği düşüncesinde: “İnşaat sektöründe dijital bir çağ başladı. İnsan hayatını kolaylaştıran teknolojiler, inşaat sektörünü de gelişime ve değişime açık hale getirdi.” Kuzu’nun söz ettiği değişim, binaların nasıl yapıldığından çok neden yapıldığıyla ilgili.

 

Teknoloji kullanımı özellikle yeni nesiller için hayatın asli parçalarından biri haline gelmiş durumda. Doğal olarak inşa edilecek ‘yaşam alanlarının’ da bu yeni hayat tarzıyla uyumlu olması gerekiyor. İnşaat sektörünün eskiden kum, çimento, beton gibi malzemelerle çözüm-lenebilen bir yapıya sahip olduğunu söyleyen Kuzu, bu durumun bugünden başlayarak değişeceği görüşünde: “Günümüzün rekabet ortamını da düşündüğümüzde doğru projelere adım atmak için akılcı kaynak kullanımı önem taşıyor. Alışkanlıklarımızı bile değiştirmek zorken dijital dönüşüm ile kurumsal yapıyı değiştirmek, dünya ile rekabet edebilmek için de Büyük Veri’ye ulaşabilmek önemini koruyor."

 

Bir inşaat şirketinin CEO’su olarak Kuzu’nun Büyük Veri’ye vurgu yapması önemli. “Günümüzde veriyi bilgiye dönüştüren ve bunu doğru şekilde aktaran şirketler kurumsallaşma yolunda başarılı adımlar atıyor” diyen Kuzu, şirketlerin sürdürülebilir bir yapıya kavuşabilmeleri için dijital dönüşüme ayak uydurmalarının zorunlu olduğunu söylüyor.

 

Özen Kuzu, gelecek 10 yılda Nesnelerin interneti uygulamalarının hızla yaygınlaşacağını düşünüyor. Bu durum tüm yapıların, bu gelişmeye adapte olmasını gerekli kılacak. Nesnelerin İnterneti basitçe birbirleriyle veya daha büyük sistemlerle iletişim halinde olan nesnelerin oluşturduğu bir ağ. Kuzu, “İnsan gücüne gerek kalmadan dijital dönüşüm ile kısa zamanda çok iş yapılabilecek” diyor ve ekliyor: “Geleceğin yapıları da bu teknolojiye ve yaşam tarzına uyum sağlamak zorunda.”

 

Kuzu’ya göre bu değişim başladı bile. Gelişen teknoloji ile inşaat sektörü de ihtiyaçlar doğrultusunda değişiyor. Kuzu, “Z kuşağı” olarak tanımlanan gençlerin iş dünyasına girmesiyle bu dönüşümün başladığını söylüyor. “Z kuşağının teknolojiyle iç içe yaşaması evde, okulda, işte her yerde bir değişimi beraberinde getiriyor” diyor. Bu dönüşümün yaşam alanlarına yansıması da kaçınılmaz. Özen Kuzu’ya göre “Dijital çağa ayak uydurularak inşa edilen, çevreye duyarlı, akıllı yapılar uzun dönem ayakta kalabilecek. Günümüzde teknoloji bu denli hayatımızın her noktasında aktifken inşaat sektöründe de değişim kaçınılamaz.”

 

 

 


Geri Dön