16 / 05 / 2025

İstanbul Boğazı'nın oluşumu ve güncel depremlerle ilişkisi!

İstanbul Boğazı'nın oluşumu ve güncel depremlerle ilişkisi!

İnşaat Mühendisleri resmi sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda İstanbul Boğazı'nın oluşumu ve güncel depremlerle ilişkisini anlattı.


1.2 milyon TL'ye 190 metrekare net tarla! 600.000 TL peşin! 50.000 taksitle! Son 7 parsel!.


Marmara Denizi'nde Silivri açıklarında meydana gelen 6,2 büyüklüğündeki depremden sonra artçılar devam ediyor. Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı tarafından paylaşılan detaylara göre, dün akşam saatlerinde iki artçı deprem daha meydana geldi. 

AFAD, Marmara Denizi'nde Büyükçekmece açıklarında 3,5 büyüklüğünde artçı bir deprem yaşandığını belirterek, söz konusu depremin derinliğinin de 6,96 olduğunu açıkladı.

Konu ile ilgili olarak paylaşılan detaylara göre söz konusu artçıdan sonra Büyükçekmece açıklarında bir sarsıntı daha yaşandı.

AFAD’ın aktardığına göre, saat 20.33'te meydana gelen depremin büyüklüğü 4,3 şeklinde  ölçüldü.

Yaşanan depremler paniğe neden olurken, 36,4 bin takipçili İnşaat Mühendisleri resmi sosyal medya hesabı https://x.com/insaatsektoru üzerinden  çok önemli bir paylaşım yaptı.

İnşaat Mühendisleri paylaşımında İstanbul Boğazı'nın oluşumu ve güncel depremlerle ilişkisine değinerek, İstanbul Boğazı’nın jeolojik açıdan büyüleyici bir doğa harikasıdır ve oluşumu olduğunu belirterek, tektonik süreçlerle, özellikle faylarla yakından ilişkili olduğunu söyledi.

İnşaat Mühendisleri’nin paylaşımı şu şekilde:

İstanbul Boğazı'nın Oluşumu ve Güncel Depremlerle İlişkisi

İstanbul Boğazı, jeolojik açıdan büyüleyici bir doğa harikasıdır ve oluşumu, tektonik süreçlerle, özellikle faylarla yakından ilişkilidir. Boğaz, Marmara Denizi ile Karadeniz arasındaki bir çöküntü alanında yer alır ve bu alan, Kuzey Anadolu Fayı (KAF) gibi önemli fay hatlarının etkisiyle şekillenmiştir.

Yaklaşık 20 milyon yıl önce başlayan tektonik hareketler, bu bölgede bir rift (ayrılma) sistemi oluşturmuş ve Boğaz'ın temel yapısı ortaya çıkmıştır. Daha sonra, bu çöküntü alanı deniz suyuyla dolmuş ve bugünkü Boğaz şekillenmiştir. Kuzey Anadolu Fayı, sağ yanal atımlı bir fay olarak, Marmara Denizi’nde çek-ayır havzaları oluşturmuş ve Boğaz’ın jeolojik evrimine katkıda bulunmuştur. Yani, faylar ve tektonik aktiviteler, Boğaz’ın oluşumunda temel bir rol oynamıştır.

Günümüzde, İstanbul Boğazı ve çevresi, aynı tektonik süreçlerin bir sonucu olarak deprem riski ile karşı karşıyadır. Kuzey Anadolu Fayı’nın Marmara Denizi’ndeki segmentleri, özellikle Kuzey Marmara Fayı, bölgedeki sismik aktivitenin ana kaynağıdır.

Son yıllarda, Marmara Bölgesi’nde meydana gelen küçük ve orta büyüklükteki depremler, bu fay hatlarının hala aktif olduğunu ve jeolojik süreçlerin devam ettiğini göstermektedir.

Örneğin, 2019’daki Silivri depremi (5.8 Mw) ve 2020’deki Tekirdağ açıklarındaki sarsıntılar, KAF’ın hareketliliğinin birer göstergesidir. Bu depremler, İstanbul ve çevresinde yaşayanlar için bir uyarı niteliği taşırken, aynı zamanda jeolojik süreçlerin milyonlarca yıldır süregelen doğasının bir parçasıdır. Depremler, yerkabuğundaki gerilimlerin boşalmasıdır ve fay hatlarının hareketi, Dünya’nın dinamik yapısının kaçınılmaz bir sonucudur.

Ancak, depremlerin yıkıcı etkileri, fayların varlığından çok, insan yapımı yapıların güvenilirliği ile ilgilidir. İstanbul gibi tarihsel ve stratejik bir şehirde, deprem riskine karşı alınacak önlemler, fay hatlarının hareketini durdurmaktan ziyade, yapıların depreme dayanıklılığını artırmaya odaklanmalıdır.

Kuzey Anadolu Fayı’nın aktifliği, jeolojik bir gerçekliktir ve bu gerçeklik değiştirilemez. Buna karşın, binaların deprem yönetmeliklerine uygun inşa edilmesi, mevcut yapı stokunun güçlendirilmesi ve kentsel planlamada deprem riskinin göz önünde bulundurulması, olası bir depremin yıkıcı etkilerini en aza indirebilir.

1999 Gölcük Depremi gibi geçmiş felaketler, dayanıksız yapıların ve plansız kentleşmenin sonuçlarını acı bir şekilde ortaya koymuştur. Bu nedenle, deprem riski yönetilirken, faylara korkuyla bakmak yerine, yapı güvenilirliğine ve hazırlık süreçlerine odaklanmak hayati önem taşır.

Sonuç olarak, İstanbul Boğazı’nın oluşumu, Kuzey Anadolu Fayı’nın da dahil olduğu tektonik süreçlerin bir ürünüdür ve günümüzdeki depremler, bu süreçlerin devam ettiğini kanıtlar. Depremler, jeolojik evrimin doğal bir parçasıdır ve fay hatları, yerkürenin yaşayan yapısının bir göstergesidir.

Ancak, bu doğal süreçlerin insan hayatı üzerindeki etkilerini azaltmak bizim elimizdedir. Güvenli yapılar, bilinçli bir toplum ve etkili afet yönetimi ile İstanbul, deprem riskine karşı daha dirençli bir şehir haline gelebilir. Bu, hem Boğaz’ın jeolojik mirasına saygı göstermek hem de geleceği korumak anlamına gelir.

 


Geri Dön