25 / 04 / 2024

Karadeniz'de dere yataklarındaki yapılaşma tehlikesi!

Karadeniz'de dere yataklarındaki yapılaşma tehlikesi!

Karadeniz Bölgesi'nde şiddetli yağışların etkisiyle oluşan can ve mal kayıplarına neden olan sel ve heyelanlar, dere yatakları üzerine ya da kenarına inşa edilen yapı tartışmalarını gündeme getirdi.



Trabzon'un Araklı ilçesinde meydana gelen ve 7 kişinin öldüğü, 3 kişinin kaybolduğu, 4 kişinin yaralı olarak kurtarıldığı, 9 binanın yıkıldığı, yollar, köprüler ve tarım arazilerinin hasar gördüğü sel ve heyelanlar,  dere yatakları üzerine ya da kenarına inşa edilen yapı tartışmalara konu oldu. Habertürk Gazetesi'nde bulunan habere göre; bölgede, dere yatakları üzerine yapılan bina, ev, iş yeri, okul, kamu binaları ile kahvehaneler, çarpık yapılaşmayı ortaya çıkardı.

DERE YATAĞINDA OKUL, KURS, KAHVE, BİNA

Rize'de Karasu köyünde yıllar önce Kuran kurs binası Salarha Deresi üzerine inşa edildi. Kız Kuran kursu binasında bugün 50 dolayında öğrenci eğitim alıyor. Yiğitler köyünde ise kahvehane olarak kullanılan bir bina ana taşıyıcı kolonları ile dere yatağı içerisine oturtuldu. Binanın yarısı da dere yatağı üzerinde bulunacak şekilde yapıldı. Ordu'da, 7 Ağustos 2018 yılından meydana gelen ve 1 kişinin hayatını kaybettiği 9 kişinin de yaralı olarak kurtarıldığı selde Ünye ilçesinde dere yatağı alanında bulunan 4 katlı fabrika inşaatı gündeme geldi. Cevizdere Irmağı yatağında bulunan 4 katlı fabrika binası için yıkım kararı verildi. Trabzon'un Araklı ilçesi Çamlıktepe mahallesinde Çamlıktepe İlk ve Ortaokulu iki derenin birleştiği alana inşa edildi. Mahallede son yaşanan selde ağır hasar alan 5 katlı okul binasının da yıkılmasına karar verildi.

4 İLDE DERE YATAKLARINDAKİ YAPILAR YIKILACAK

Karadeniz'de meydana gelen sel ve heyelanlar sonucunda dere yataklarında bulunan yapılar için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı harekete geçti. Bakanlık sona yaklaştığı eylem planında, Trabzon, Rize, Giresun ve Ordu illerinde iklim değişikliği sonucu ani sel ve heyelanların yaşandığı yerleşim yerlerinin altyapısını güçlendirip, şehrin içerlerinden geçen dereler ve bu derelerin koruma bandı içerisinde kalan yapılar kaldırılacak. Dere yataklarında bulunan binaların taşınacağı eylem planında,  TOKİ  aracılığı ile vatandaşlara güvenli alanlarda yeni konutlar inşa edilecek.

PROF. DR. AKGÜN: DOĞA BANA DOKUNMAYIN DİYOR

Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Heyelan Uygulama ve Araştırma Merkezi üyesi Prof. Dr. Aykut Akgün, var olan dengesine müdahale olunması durumunda doğanın bu müdahalelere cevap verdiğini söyledi. Sel ve heyelanlarda yaşanan can ve mal kayıplarının, yanlış planlama, bilimin, mühendislik ilkelerinin ve ön görülerin dikkate alındığını söyleyen Akgün, "Son yıllarda meydana gelen sel ve heyelanlarda yaşanan can kayıpları, maalesef yanlış planlamalar, bilimin mühendislik ilkelerinin ve ön görülerin yeteri kadar dikkate alınmaması sonucu ortaya çıkıyor. Doğanın kesinlikle bir dengesi var. Eğer bizler doğanın kendi dengesi içerisinde, bu dengeye müdahil olacak; dere yatağında ev, okul ve benzeri yapılar yaparsak, bu dere yataklarının önlerini kapatırsak, sonuç olarak doğa kendi dengesini yeniden kurmaya çalışıyor. Bu da, evleri yıkarak, insanları can kaybına uğratarak oluyor. Doğa, kendine yapılan müdahalelere cevap veriyor, 'Bana dokunmayın' diyor. Fakat biz ısrarla ona bir müdahale içerisindeyiz" diye konuştu.

'YAĞIŞ BAŞLAYINCA DERE YATAKLARINDAN UZAK DURUN'

Yerel yönetimlerin, riskli olan bölgelerde dere yataklarında bulunan yapılar için çok dirayetli olmaları gerektiğini söyleyen Akgün, "Heyelan, sel her yerde olabilir, bunlar olduğu ya da olacağı zaman, nerelerde olabileceğini kestirmek ve oluşabilecek zararları önceden tahmin edebilmek ve bunlara karşın önlemlere alabilmektir esas önemli olan. Halkımızın artık çok daha bilinçli ve tetikte olmaları gerekiyor. Özellikle yağış başladığı andan itibaren, vatandaşların, dere yataklarından ve yakınlardan muhakkak uzaklaşmaları gerekiyor. Şu an için en hızlı çözüm bu. Yapılaşmaya uygun olmayan alanlara herhangi bir şekilde izin verilmesine engel olunmalıdır. Bu artık kaçınılmaz. Bunun başka cümlelerle ifade edilebilirliği artık kalmadı. Çok net. Yıkılan binanın yerine yenisi daha iyisi yapabiliyorsunuz ama herhangi bir can gitti mi yerine getiremiyorsunuz. Bizler önceliğimizi, insanın varlığının sürdürülebilirliğine vermeliyiz. Alınan kararlar, önlemler hepsi insanın yaşamını devam ettirebilmesi üzerine olmalıdır. Burada önemli olan testi kırılmadan tokadı atmak. Testi kırıldıktan sonra ağlamak hiçbirimize fayda getirmiyor" dedi.


Geri Dön