25 / 04 / 2024

Kentsel dönüşüm şimdi başlıyor!

Kentsel dönüşüm şimdi başlıyor!

Bugüne kadar süreç yavaş işlemiş olsa da Kentsel Dönüşüm Yasası’nın yenilenen yönetmeliği ile artık birçok şey değişecek. Türkiye’nin acil olarak ihtiyaç duyduğu güvenli ve nitelikli binaların anahtarı kentsel dönüşümün kapısında ve bu kapı artık ardına kadar açık..



İtalya’da yaşanan depremin ardından, Marmara’da beklenen büyük deprem ve olası tehlikeler bir kez daha hararetli bir şekilde tartışılmaya başlandı. Uzmanlar İstanbul’un 7’nin üzerinde olması beklenen bir depremde çok büyük bir yıkıma uğrayacağını tekrar vurgulayarak alınan önlemlerin yetersizliğine dikkat çekti. Adım adım yaklaşan bu olumsuz tablo ile endişelerin arttığı bugünlerde, 6306 Sayılı Kentsel Dönüşüm Yasası’nın uygulama yönetmeliğinde yapılan değişiklik, yaşanan aksaklıklar yüzünden tam olarak hedefine ulaşamayan kentsel dönüşüm sürecini hızlandıracak olması nedeniyle inşaat sektöründe ve kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. “Yüzölçümünün yaklaşık yüzde 92’si deprem kuşağında bulunan Türkiye’de güvenli ve nitelikli binaların anahtarı kentsel dönüşümün kapısında” diyen Çukurova Gayrimenkul Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Son, yönetmelik değişikliğini yorumladı.


Türkiye’de kentsel dönüşüm sürecinin 2012 yılında başladığını ve resmi rakamlara göre ilk etapta yaklaşık 6,5 milyon binanın yenilenmesinin hedeflendiğini hatırlatan Çukurova Gayrimenkul Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Son, İstanbul Kentsel Dönüşüm Derneği’nin açıklamalarına göre 4 senede sadece 120 bin binanın kentsel dönüşüm sistemine girdiğine dikkat çekti. Bugüne kadar süreci tıkayan pek çok nedenden ötürü kentsel dönüşümün yavaş ilerlediğini belirten Tamer Son, 6306 Sayılı Kentsel Dönüşüm Yasası’nın uygulama yönetmeliğinde yapılan radikal değişiklikler ile yatırımcıların ve konutunu yenilemek isteyen mülk sahiplerinin önündeki engellerin ortadan kalktığını söyledi.


“Süreç şimdi daha gerçekçi ve uygulanabilir hale getiriliyor”

Bugüne kadar kapsamlı projeler yerine çoğunlukla bina bazında yenileme olarak ilerleyen kentsel dönüşümde artık kuralların değiştiğini vurgulayan Tamer Son, sözlerini şöyle sürdürdü; “Devletin çok doğru ve bütüncül bir anlayışla başlattığı kentsel dönüşüm sürecinin uygulamasında zaman içerisinde eksiklikler olduğu görüldü. Yapılan son değişikliklerle bu süreç şimdi daha gerçekçi ve uygulanabilir hale getiriliyor. Yeni yönetmelikle, yapı stoğunun yüzde 65'i depreme dayanıksız ve ruhsatsız olan bölgeler ‘riskli alan’ olarak belirlenecek. Bu sayede tek tek bina ile uğraşma dönemi bitti ve olması gerektiği gibi ada ve bölge bazlı dönüşümlerin önü açılmış oldu. Riskli alan ilanlarının en az 15 bin metrekare olması zorunluluğun kaldırılması da daha büyük alanlar için kapsamlı projeler geliştirilebilmesinin önünü açacak. Türkiye’deki yaklaşık 18 milyonu aşan yapı stoğunun yüzde 67’sinin ruhsatsız ve kaçak, yüzde 60’ının ise 20 yaşın üzerindeki konutlardan oluştuğunu düşündüğümüzde yeni yönetmeliğin ne kadar önemli olduğunu daha iyi anlayabiliriz. Ülkemiz için yolu, altyapısı, yeşil alanı ve sosyal imkanları ile planlı, sağlıklı ve sürdürülebilir şehirler ancak kentsel dönüşümle sağlanabilir. Şehir planlamasını bütüncül ve sistematik bir anlayışla yapmak, gelecek nesillere kaliteli yaşam imkanı tanımak ve olası felaketlerde kayıpları en aza indirgemek için kentsel dönüşüm fırsatını iyi değerlendirmek gerekiyor. 2012 yılında başlatılan bu süreç aslında 1999 depremi sonrası kaybedilen onca zamanı bir nebze de olsa telafi edecek gibi görünüyor. Ancak yine de her şey insanımızda bitiyor. Deprem gerçeğini fırsat yarışına çevirmeye çalışmak yerine çözümcül bir yaklaşımla ilerlenirse tüm bunlar gerçeğe dönüşebilir.”


“Müteahhitler kentsel dönüşüme girmek konusunda daha hevesli olacak”

Değişen yönetmelikle hızlı ve sağlıklı bir kentsel dönüşüm dönemine girildiğinin altını çizen Tamer Son, şu açıklamalarda bulundu; “Kentsel dönüşümde yaşanan en büyük sorunlardan biri de 3’te 2 çoğunluğa ulaşılmasına rağmen binanın yıkılamaması nedeniyle sürecin bir çıkmaza dönüşmesiydi. Yeni yönetmelik sayesinde 3’te 2 çoğunluk ile yıkım şartı aranmadan karar alınabilecek. Çünkü karara katılmayan 3’te 1 arsa payının açık artırma ile satılması için binanın yıkılmış olması şartı da kaldırıldı. Ayrıca artık karara uymayıp binayı terk etmeyenlerin 60 günden az olmayan tahliye süreci sonunda doğalgaz, elektrik, su hizmetleri de durdurulacak. Tahliye süreci dolduğunda maliklerin anlaşması da beklenmeyerek kolluk kuvvetleri desteğiyle mülki amirler tarafından yıkım sağlanacak. Tüm bu düzenlemelerle artık, evlerini boşaltmayanlar nedeniyle hem kat maliklerini hem de müteahhitleri zor durumda bırakan bu durum önlenmiş olacak. Aylar boyunca yıkılamayan binalar daha hızlı yıkılıp hemen yenileme sürecine girilebileceği gibi inşaata başlayamadığı her ay için kira yardımı yapmaya devam eden müteahhitlerin mağduriyeti de giderilecek. Bu sayede müteahhitler kentsel dönüşüm projelerine dahil olmak konusunda daha hevesli olacak. Ayrıca vergisel avantajların verdiği imkanlar daha çok firmanın bu sürece dahil olacağını gösteriyor.


Hak sahiplerinin vefat ettiği mülklerde mirasçıları bulmak için bazen bir seneyi bile bulabilen vakit kaybı yaşanıyor, mirasçı bulunamadığında ise süreç tıkanıyordu. Yeni yönetmelikle riskli yapılarda tapuda kayıtlı malik ölmüşse mirasçılık belgesi çıkarmaya, kayyum atamaya veya yine tapuda son kayıtlı malik adına işlem yapmaya bakanlığın yetkili olması süreci hızlandıracak bir başka önemli husus.”


Kentsel dönüşüm, sürdürülebilirlik ve inovasyon üçgeni…

İnşaat teknolojisinin hızla geliştiği günümüzde artık projelerde üretimin yanı sıra kullanım ve dönüşüm süreçlerinin de dikkate alınmaya başlandığına işaret eden Tamer Son, “Sektörde kalite standartlarının yükselmesinin yolu; kentsel dönüşüm, sürdürülebilirlik ve inovasyon üçgeninde ilerlenmesinden geçiyor” dedi. Tamer Son, kentsel dönüşümün ancak bakış açısının odağına maliyetten öte kaliteyi ve sürdürülebilirliği yerleştiren bir yaklaşımla başarılı olabileceğini ve yaşanabilir şehirler kurulabileceğini vurguladı.


“Kentsel dönüşüme milli dava gözüyle bakılmalı”

Tüketicilerin kentsel dönüşüm sürecinde binalarını yeniletirken ya da konut seçerken hem statik hem de estetik değerleri sorgulamaları gerektiğini ifade eden Tamer Son, “Unutulmamalı ki zemin etüdünden projelendirmeye, malzeme kalitesinden yapım faaliyetine kadar bina üretim sürecinin her aşamasında alınacak mühendislik hizmeti yapıların güvenli olmasının en önemli teminatı. Bu nedenle mühendislik ve mimarlık hizmetlerine gereken önemi veren inşaat firmalarını tercih etmek çok önemli. Güvenlik ve sağlamlık sadece zeminin ya da betonun özellikleri olarak da algılanmamalı. Yapıyı oluşturan tüm unsurlar bir bütün olarak değerlendirilmeli ve her detayda aynı sağlamlık ve estetik kaygısı taşınmalı. Ayrıca konut odaklı projeler yerine yaşam odaklı projeler yaygınlaşmalı. İçinde yaşamaktan ya da çalışmaktan keyif alınabilecek, hayatı kolaylaştıran, bireylere bir değer sunan, en ince detayına kadar bütüncül bir yaklaşımla planlanmış, kentin kimliğine ve ihtiyaçlarına uygun, kaliteli projelerin sayısı arttıkça kentlerimiz çok daha yaşanabilir ve gelecek nesillere gönül rahatlığı ile emanet edebileceğimiz yaşam alanları olacak. Kentsel dönüşüm ülkemiz, ekonomimiz ve insanımız için zorunlu bir süreç. Geçmişten gelen çarpık kentleşme sorununun çözülmesi, gecekonduların ve sosyal donatılardan yoksun yaşam alanlarının yeniden yaratılması, kentlerin kültürümüze ve mimarimize uygun, çağdaş yapılara kavuşması için bu fırsat çok iyi değerlendirilmeli ve bu konuya milli bir dava gözüyle bakılmalı” diyerek sözlerini tamamladı.


Haber Dünya'da şöyle yer aldı


Kentsel dönüşüm projelerini etkileyen yeni yönetmeliği Dünya Gazetesi manşetine taşımıştı. 

Yönetmeliği yorumlayan Çukurova Gayrimenkul Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Son, yönetmelik değişikliğini yorumladı. Son. "6,5 milyon binaya karşın, 4 senede kentsel dönüşüm sürecine girebilmiş bina sayısı ne yazık ki sadece 120 binde kaldı. 

Bugüne kadar süreç yavaş işlemiş olsa da Kentsel Dönüşüm Yasası'nın yenilenen yönetmeliği ile artık birçok şey değişecek. Türkiye'nin acil olarak ihtiyaç duyduğu güvenli ve nitelikli binaların anahtarı kentsel dönüşümün kapısında ve bu kapı artık ardına kadar açık" dedi. 


Dünya


Haber Para Dergisi'nde şu şekilde yer alıyor


Türkiye genelindeki konut satışlarının eylülde önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 17.8 artması, inşaatın peşine takılan birçok sektörü ümitlendirdi. Sektör temsilcileri asıl hızlanmanın yeni projelerin artmasıyla olacağını söylüyor...


Son dönemde reel ekonomiden gelen en güzel verilerden biri eylül ayında konut satışlarının yüzde 17.8 artmasıydı. Bir önceki yılın aynı dönemine göre eylülde konut satışlarında yaşanan patlama özellikle ipotekli satışlarda kendini gösterdi. Türkiye genelindeki ipotekli satışlar eylül ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 46.7 artarak 42 bin 83 adete yükseldi.15 Temmuz darbe girişiminden sonra yaşanan bir dizi olumsuzlukla durağanlaşan Türkiye ekonomisinin lokomotifi yeni dönemde de inşaat olacak gibi görünüyor. 


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Ağustos ayı başında bankalara "Konut kredisi faizlerini düşürün" çağrısının karşılık bulmasından sonra bankalar konut kredisi faizlerini yüzde l'in altına düşürmüştü. Halen konut kredisi faizleri aylık 0.80 ila 0.90 arasında bulunuyor. Faizlerin düşmesiyle birlikte eylül ayında yükselişe geçen konut satışları ekimde de benzer bir trendi devam ettirdi. Sektör temsilcileri ekim ayı rakamlarının da yüksek geleceğini düşünüyor. 


Zaten inşaat sektörünün nisan-mayıs, eylülekim yüksek sezonlu ayları... Ancak sektör temsilcileri kasım ve aralıkta işlerin biraz gevşeyeceği görüşünde. Yine de inşaatın birçok alanda ekonominin lokomotifi olma görevini başarıyla sürdüreceğine inanıyorlar. 


YENİ PROJELER BEKLENİYOR


Lokomotifin hızını yitirmemesi ve daha da hızlanması için ise en önemli faktörlerden biri yeni projelere başlanması... 

İnşaatın bazı alt katmanlarında görev alan sektörler yeni projelerle ilgili iş hacminin henüz oluşmadığını vurgularken, bazıları da yeni projeler için sipariş almaya başladıklarını ifade ediyorlar. İnşaatta yatırımların hızlanması için en önemli faktör güven ortamının sağlanması. Bunun yanı sıra faizlerin 0.70'in altına inmesinin de sektöre 'doping' etkisi yapacağını düşünenler var. 


GYODER'DEN EKONOMİYE DESTEK 


İnşaat sektörünün hızlanması için sektör temsilcileri de harekete geçmiş durumda. Bunun da en güzel örneği GYODER (Gayrimenkul ve Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Derneği) gerçekleştirdi. GYODER ekonomik büyümeye destek olmak ve sektöre ivme kazandırmak için dev bir satış kampanyası başlattı. 1 Ağustos'ta başlatılan ve süresi uzatılarak 15 Ekim'de tamamlanan 'Gayrimenkulde Güç Birliği Daha Güçlü Türkiye' kampanyası ile 3 bine yakın konut ve yaklaşık 400 ofis satışı gerçekleştirildi. 

Kampanyanın ardından değerlendirmelerde bulunan GYODER Yönetim Kurulu Başkanı Aziz Torun, "Sektörün sağladığı bu birliktelik ve aldığımız rekor sonuç, ülke ve sektör tarihimize geçecek nitelikte. Sağlanan güven ortamının sürmesiyle sektör olarak yılsonunda 2015'in satış rakamları olan 1.290.000 rakamına ulaşacağımızı öngörüyoruz" diyor. Türkiye ekonomisinin lokomotifi gayrimenkul sektörünün başarı grafiğinin devam edeceğini vurgulayan Torun, şu değerlendirmelerde bulunuyor: 


"Emlak Konut ve GYODER kampanyaları, yüzde 0.70 faiz oranı ile önemli bir ivme yarattı. Kampanya ile kısa sürede 2.6 milyar TL gibi bir ciro elde edildi. Firmalar kampanya dışında da kendi imkanları ve banka anlaşmalarına bağlı cazip ödeme planları ile vatandaşa farklı avantajlar da sundu. Cazip öde me planları devam edecek. 

Sektör üzerinde önemli bir unsur olan bu indirimlerin sürekli kılınması gerekiyor. Ayrıca harçların ve damga vergilerinin düşürülmesi satışları olumlu yönde etkileyecektir. Ancak yine de 150 metrekarenin üzerindeki konutlarda yüzde 8'e indirilen KDV oranının, ilk etapta Ocak 2018'e kadar devam etmesi çok önemli. Ayrıca tapu damga vergisinin de ihtiyaca cevap verecek şekilde düzenlenmesi gerekiyor."


Tamer SON / Çukurova Gayrimenkul Yönetim Kurulu Başkanı 


"Dönüşüm şimdi, başlıyor"


 İnşaat sektörüne asıl ivme kazandıracak olan kentsel dönüşümdür. Geçtiğimiz günlerde yenilenen Kentsel Dönüşüm Yasası yönetmeliği ile artık birçok şey değişecek. Bilindiği üzere 2012'de başlatılan kentsel dönüşümde yenilenmesi hedeflenen 6.5 milyon binaya karşın dört senede kentsel dönüşüm sürecine giren bina sayısı 120 binde kalmıştı. Yapılan son değişikliklerle bu süreç şimdi daha gerçekçi ve uygulanabilir hale getiriliyor. Yeni yönetmelikle, yapı stoğunun yüzde 65'i depreme dayanıksız ve ruhsatsız olan bölgeler 'riskli alan' olarak belirlenecek. Bu sayede tek tek bina ile uğraşma dönemi bitti ve olması gerektiği gibi ada ve bölge bazlı dönüşümlerin önü açılmış oldu. Riskli alan ilanlarının en az 15 bin metrekare olması zorunluluğun kaldırılması da daha büyük alanlar için kapsamlı projeler geliştirilebilmesinin önünü açacak. 

Kentsel dönüşümde yaşanan en büyük sorunlardan biri de üçte iki çoğunluğa ulaşılmasına rağmen binanın yıkılamaması nedeniyle sürecin bir çıkmaza dönüşmesiydi. Yeni yönetmelik sayesinde üçte iki çoğunluk ile yıkım şartı aranmadan karar alınabilecek. Çünkü karara katılmayan üçte birin arsa payının açık artırma ile satılması için binanın yıkılmış olması şartı da kaldırıldı. 


 "DİNAMİK BİR EKONOMİ"


Ankara'nın prestijli konut projelerinden Mebuskent'i hayata geçiren Aymor Grup'un Yönetim Kurulu Üyesi Kürşat Ayhan da inşaatın ekonominin lokomotifi olmaya devam edeceğini düşünüyor. Ayhan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bankalara çağrısı üzerine konut kredisi faizlerinin aşağı çekilmesi ve ardından, GYODER, Emlak Konut ve diğer büyük firmaların yaptığı promosyonların konut satışlarındaki artışta etkili olduğunu belirtiyor. 

Eylül ayında Bayram tatili nedeniyle bir hafta az işlem yapıldığına dikkat çeken Ayhan, satışlardaki canlılığın devam ettiği Ekim ayına ilişkin istatistiklerin daha da pozitif bir tablo ortaya koyacağını söylüyor. Dayatılan tüm olumsuzluklara rağmen Türk halkının yönetimine ve ekonomisine güvendiğini ifade eden Ayhan konuşmasını şöyle sürdürüyor: "İnşaat sektörü ekonomimizin lokomotifidir ve böyle olmaya da devam edecek. Eylül ayı satışlarındaki hızlı artış da bunu teyit ediyor. Son derece dinamik bir ekonomimiz, yönetimine güvenen, vatanına bağlı bir milletimiz var. Bu böyle oldukça kimse bizi hızlı kalkınma yolundan alıkoyamaz." 


"YATIRIM YAPMAKTAN KORKMADIK 


Aydoğan İnşaat Yönetim Kurulu Başkam İrfan Aydoğan ise temmuz ayında yaşanan düşüşe rağmen sektörün kısa sürede kendini toparladığını düşünüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konut kredi faizlerinin yüzde l'in altına inmesi çağrısı, Emlak Konut, GYODER kampanyalarının olumlu etkilerini eylül konut satışlarında gördüklerini belirten Aydoğan, "Atılan adımlardan sonra vatandaş da bilinçli davranarak yatırım yapmaktan korkmadı ve fırsat ortamını doğru değerlendirdi. Konut satışlarında olumlu trendin devam edeceğini düşünüyoruz. 

Geçen yıl konut satışında cumhuriyet tarihinin rekoru kırılırken, bu sene de aynı rakamlara ulaşılacaktır" diye konuşuyor. 


"TAM KAPASİTE ÇALIŞTIK" 


inşaat sektörü demirden çimentoya, boyadan aydınlatmaya 200'e yakın sektörü peşinden sürüklüyor. Bazı yan sanayiciler eylül ve ekim ayını iyi geçirmezken, bazıları ise inşaattaki hareketin olumlu etkilerini hissettiler. Çatı Sanayicileri ve İşadamları Derneği Başkanı Nazım Yavuz, "Birçok üyemizin fabrikası eylülde ful kapasite çalıştı. Hem endüstriyel hem de konuttaki işlerden kaynaklanan bir hareket yaşadık" diyor. Yapıların dış yapısında hizmet verdiklerini hatırlatan Yavuz, şu değerlendirmeyi yapıyor: "Bizim işlerimiz bitecek ki, seramik, boya gibi işlere sıra gelsin. Bence bizden birkaç ay sonra bu sektörler de hareketi hissedecektir. AnAydoğan cak böyle bile olsa geçen seneki rakamları yakalamamız zor. Haziran ayıyla başlayan bir duraklama dönemine girmiştik. Eylül-ekim aylarındaki yükseliş bütün bir senenin zararını telafi etmez. Yine de hareketlenmenin başlaması gelecek adına umut verici."


 "MOBİLYAYA DOPİNG OLDU"


 Yeni konut satışlarındaki artış mobilya ve zücaciye gibi dekorasyona yönelik sektörlere doping etkisi yapıyor. En son kredi kartıyla yapılan alışverişlerde taksit sayısının 12'ye çıkartılmasıyla t işlerin hızlandığı mobilya sektörü, konutta yüzde 18 olan KDV'nin yüzde 8'e düşürülmesiyle gelecek adına daha da umutlandı. 


Türkiye Mobilya Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Doğan, gayrimenkul sektöründe yüzde 18 olan KDV oranının 31 Mart 2017'ye kadar yüzde 8'e düşürülmesini memnuniyetle karşıladıklarını belirtiyor. Doğan, "Mobilya sektörünün çatı kuruluşu olarak, KDV düzenlemesinin sektöre hareketlilik getireceğini düşünüyoruz. Hatta mobilyadaki KDV oranının da Mart 2017'ye kadar yüzde 8 bandına çekildiği takdirde mobilya satışlarının artacağını düşünüyoruz" diye konuşuyor. 



"AĞUSTOSTA ŞAŞIRTAN TALEP"


İnşaat yan sanayindeki en ilginç gelişme aslında ağustos ayında yaşandı. Tuğla, kiremit, alçı gibi sektörlerde, darbe girişiminin hemen sonrasında özellikle ağustos ayında işlerde büyük bir artış yaşandı. Tuğla ve Kiremit Sanayicileri Derneği Başkanı ve Yüksel Kiremit Yönetim Kurulu Başkanı Kadir Başoğlu, ağustostaki iş artışının kendilerini şaşırttığını belirterek sözlerine başlıyor. Başoğlu, "Bazı firmalar ağustosta en yüksek satışlarını yaptı. Devam eden projelerin yatırımcıları, darbe girişimi sonrası bir an önce işlerini bitirmeye çalıştılar diye düşünüyoruz. Ağustosta rekor kıran alçı işletmeleri olduğunu da biliyoruz" diyor. 


Türkiye genelinde 300 tuğla kiremit işletmesi olduğunu belirten Başoğlu halen duvar işletmelerinde paylarının yüzde 65 civarında olduğunu sözlerine ekliyor. İşlerin eylül ayından sonraki gelişini ise Kadir Başoğlu şöyle anlatıyor: "Eylül ayında işlerde hafif bir paraşütle iniş yaşadık. Ekimde daha da yavaşladı. özellikle Antalya ve çevresindeki illerde Rusya krizinin etkileri ile işler daha da yavaştı. Tuğla kiremit sektörü olarak inşaatın kaba işlerinde başlangıç aşamasında varız. Eylül-ekimde çok fazla yeni inşaata başlanmadığı için işlerde yavaşlama olduğunu düşünüyoruz. Genelde müteahhit bir işini tamamlarken ekibini-ustasını kaybetmemek için hazırda yeni bir proje bulundurur. Birinin bitmesine yakın diğerine başlar ama bu gerçekleşmedi." 


"İŞLER GÖRÜNDÜĞÜ GİBİ DEĞİL"


 Boya sektörü de inşaat sektörünün hareketlenmesinden hak ettiği payı alamamış görünü yor. Türkiye'de üretilen inşaat boyalarının yüzde 20'si yeni konutlarda kullanılıyor. Pazarın yüzde 80'i ise yenileme pazarı denilen eski konutların boyanmasına gidiyor. Merbolin Boya Yönetim Kurulu Başkanı Kenan Baytaş, "İnşaat hareketlenince boya sektöründe işlerin yolunda olduğu düşünülüyor ama bu yanlış algıdan kaynaklanıyor" diyor. Yenileme sektörünı a deki duraw 5S . -I ,L , rını olumsuz etkilediğini belirten Baytaş şu bilgileri paylaşıyor: "İnşaatın hareketlenmesi bize maksimum yüzde 20 etki eder. Yenileme pazarındaki son yıllarda yaşadığımız durgunluk ise aşılabilmiş değil. Temel sorun Türkiye'de kişi başına milli gelirin düşmesi. İnsanlar genellikle birkaç yıl evlerini boyamayı öteliyorlar. Aslında hazirandan önce sektörde işler iyi gidiyordu ama temmuzdan sonra bütün boya sektöründe durgunluk var. Yine de gelecek için kötümser değiliz; iyimser olmalı ve Kenan Baytaş Çakmayı bırakmamalıyız." 


TİCARİDE YENİ PROJE AZ 


İkizler Aydınlatma Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Akın, konut sektöründeki oluşan iş hacminin ticari projelerde oluşmadığını düşünüyor. Eylülde iş yoğunluğu açısından iyi bir ay geçirdiklerini söyleyen Akın, "Eylüldeki işler eski bitirilmesi gereken projelerden kaynaklandı. Yeni proje çok fazla yok. İşlerin hareketlenmesi için özel sektör yatırımlarının artması gerekiyor. Kamu yatırımları az da olsa var ama özel sektörün yatırım yapması için uygun zemininin oluşmadığını görüyoruz" diye konuşuyor. 


Para 


Geri Dön