19 / 04 / 2024

Kıyılardaki yapılaşma sorunu çözülecek mi?

Kıyılardaki yapılaşma sorunu çözülecek mi?

"İş işten geçtikten sonra adına ‘Turizm Terör Örgütü’ mü denir, yoksa başka isim bulunarak mücadeleye mi başlanır, bilemem. Bildiğim tek şey ‘Kıyılarda da paralel bir yapılanma’ olduğu yönünde."



Habertürk Gazetesi Köşe yazarı Güntay Şimşek bugünkü yazısında kıyılardaki yapılaşma sorununu ele aldı.. İşte o yazı


"İş işten geçtikten sonra adına ‘Turizm Terör Örgütü’ mü denir, yoksa başka isim bulunarak mücadeleye mi başlanır, bilemem. Bildiğim tek şey ‘Kıyılarda da paralel bir yapılanma’ olduğu yönünde."


Kanunları çiğneyen çiğneyene, ne kadar yazsak, gündeme getirsek de kifayetsiz. Türkiye, 15 Temmuz’da önemli bir işgal girişimine maruz kalmışken, buradan beş yıldızlı otellerin kanunları çiğneyip, kıyıları işgal etmesine yüksek sesle avaz avaz bağırmamıza anlam veremeyenler olabilir. Ancak unutulmamalı ki, kanunlar bu şekilde çiğnenmeye devam edilirse, birilerine rant sağlanmasına göz yumulursa, telafisi mümkün olmayan başka problemler ortaya çıkar.


İş işten geçtikten sonra adına ‘Turizm Terör Örgütü’ mü denir, yoksa başka isim bulunarak mücadeleye mi başlanır, bilemem. Bildiğim tek şey ‘Kıyılarda da paralel bir yapılanma’ olduğu yönünde. Zira başka bir ifade bulamıyorum. Tüm kanunsuzluklara rağmen ilgili bakanlık bile bir şey yapamıyorsa, bu otellerin büyük dayıları, amcaları ve nüfuzlu lobileri, devlette paralel güçleri vardı ve var olmaya devam ediyor, demektir. Sahip oldukları güçle kıyıları işgal ederken, önlerine çıkan kanun, bürokrasi gibi bariyerleri nasıl aşıyorlar acaba? Yetkili makamlarda oturanlar bir tatile tav mı oluyorlar? Veya kıyı işgalcilerinin parayla satın alamadıkları, etkileyemedikleri kimse mi kalmadı? Bu soruları, bu konunun tek muhatabı Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki’ye yöneltiyorum. Umarım harekete geçtiklerini gösteren aydınlatıcı bir cevap alırım.


26 Haziran’da bu köşede ‘Kıyılar otellerin işgali altında’ başlığı altında konuyla ilgili ilk yazımı kaleme aldığımda, iki otel ismini zikrederek, somut örnek olarak masaya koymuştum. Birisi Bodrum Mandarin Oteli, diğeri ise Fethiye Hillside Oteli’ydi. İki tane de fotoğraf kullanmıştım. Birisi çok çarpıcıydı. Mandarin Oteli’nin dibinden kıyı işgalini de aşıp, denizin bile işgal edildiğini gösteren bir fotoğraftı. Kıyı ve denizi tel örgüyle, duvarla işgal eden manzaranın mimarı, Mandarin Oteli’nin eski arsa sahibi. Ancak şimdi hem özel mülkiyete hem de Mandarin’e vatandaşın yaklaşmasını engelliyor. Aklı olanlar değil, burun deliklerine sahip olanların bile anlayacağı şekilde konuyu özetleyen bu fotoğraftaki görüntü aynen duruyor. Niçin duruyor biliyor musunuz?


Yazım ve bu fotoğraflar için çeşitli çevrelerden, tanıdığım, tanımadığım epeyce isim aradı. Bu otellerin nasıl çevreci olduğundan, çok güzel mimaride yapıldığından dem vuruldu. Hatta başka kıyı işgalcisi otellerden de arayanlar oldu. “Kıyıyı işgal ediyoruz, ama işgaliye ödüyoruz devletimiz de kazanıyor. Ayrıca biz çok çevreci bir oteliz, sertifikalarımız var.” “Söktüğümüz ağaçlardan çok daha fazlasını diktik. Sahile vatandaş gelsin, ama biz bakımıyla, temizliğiyle ilgileniyoruz. Yabancılar iskelede güneşlenmeyi seviyor, turizmin gelişmesi ve daha fazla turist gelmesi için müşterilerimizin istekleri doğrultusunda birden fazla iskele yapmak zorundayız.” “Bizim otelin önündeki iskeleyi, yıktılar, yan tarafımızdaki nüfuzlularınki duruyor. Önceden bizden çok yüksek ecrimisil (işgaliye) alırlardı, onlarınki çok daha fazla alan kaplamasına rağmen çok az ceza kesilirdi” mealinde hukuksuzlukta sınır tanımayan izahatlar aldım. Hatta bazıları o kadar çevreciymiş ki, denizi işgal ederek kurdukları iskelelere gürültü yaptığı için yabancı tekneleri almıyorlarmış.


26 Haziran’daki yazım sebebiyle Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Özel Kalem’den Bakan Özhaseki’nin selamıyla bir de not iletildi. İşte o not beni şaşırttı, güvendiğim dağlara kar yağdırttı: “Yazınızda kullandığınız fotoğraf Mandarin Oteli’ne ait değilmiş. Özel mülkiyetmiş. Bakan bu notu size iletmemi istedi. Konuyla ilgili olarak da ilerleyen günlerde sizinle bazı detayları da paylaşacak.”


Demek ki Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, kıyı işgallerini en ince detayına kadar biliyor. O halde özel mülkiyetin kıyıyı işgaline neden ses çıkarmıyor da, özel birine ait oteli savunuyor. Benden de Bakan Bey’e not: Kıyıyı işgal eden o tel örgülü duvar, Mandarin Oteli’ne de hizmet ediyor. Buna benzer çok daha fazla detayı da paylaşabilirim.


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 3 yıl önce “Kıyılar otellerin işgali altında” diyerek, başbakanlığı döneminde yaptığı uyarıyı ilgili bakanlar galiba pek dikkate almıyor! Mecburen konuyu takip etme görevi de bize düşüyor. Kıyı Kanunu’na (3621 sayılı) göre; “Kıyı çizgisi ile kıyı kenar çizgisi arasında kalan alanlar, devletin hüküm ve tasarrufu altındadır ve özel mülkiyete konu olamaz.” Nokta.


Habertürk/ Güntay Şimşek


Türkiye'de kıyı kanunu uygulanıyor mu?


Geri Dön