18 / 04 / 2024

Önalım hakkının birden fazla paydaş tarafından kullanılması!

Önalım hakkının birden fazla paydaş tarafından kullanılması!

Önalım hakkı, paylı mülkiyete konu olan taşınmaz malda, bir paydaşın payını satması halinde doğuyor. Peki, önalım hakkının birden fazla paydaş tarafından kullanılması halinde ne olur? İşte dava örneği..



Önalım hakkının birden fazla paydaş tarafından kullanılması!

Önalım hakkı, paylı mülkiyete konu olan taşınmaz malda, bir paydaşın payını satması halinde doğuyor. Bu satış sürecinde diğer paydaşlar önalım hakkını kullanarak taşınmazdaki payın 3. kişiye satılmasına engel olabiliyor.


Peki, önalım hakkının birden fazla paydaş tarafından kullanılması halinde ne olur? Önalım hakkının birden fazla paydaş tarafından kullanılması hakkında dava örneği şu şekilde;


T.C.

YARGITAY

Altıncı Hukuk Dairesi


Esas No: 2005/11215

Karar No: 2005/12192

Tarih: 27.12.2005,


ÖNALIM DAVASI ( Davacının Dayandığı Payın Elbirliği Mülkiyetine Tabi Olması - Diğer Mirasçıların da Davaya Muvafakatinin Sağlanması veya Terekeye Temsilci Atanması Gereği )


ELBİRLİĞİ MÜLKİYETİNE TABİ PAYIN PAYDAŞI MİRASÇILARDAN BİRİNİN AÇTIĞI ÖNALIM DAVASI ( Diğer Mirasçıların Muvafakatinin Sağlanması Zorunluluğu )


TEREKEYE DAHİL PAYA DAYANARAK MÜŞTEREK MÜLKİYETE TABİ TAŞINMAZDAKİ HİSSE SATIŞINA KARŞI AÇILAN ÖNALIM DAVASI ( Mirasçılar Arasında Mecburi Dava Arkadaşlığı Bulunması - Diğer Mirasçıların Muvafakatinin Sağlanması Zorunluluğu )

MECBURİ DAVA ARKADAŞLIĞI ( Müşterek Mülkiyete Tabi Taşınmazdaki Pay Malikinin Mirasçılarından Birinin Açtığı Önalım Davasında Diğer Mirasçıların Muvafakatinin Sağlanması Gereği )


MİRASÇILAR ARASINDA MECBURİ DAVA ARKADAŞLIĞI ( Mirasçılardan Birinin Elbirliği Mülkiyetine Tabi Taşınmaz Payına Dayanarak Müşterek Mülkiyete Tabi Taşınmaz Hissesinin Satışına Karşı Açtığı Önalım Davasında )


ÖZET :

Önalım hakkının kullanılmasında davacının dayandığı pay elbirliği mülkiyetine konu ise, tüm ortakların birlikte dava açması veya birinin açtığı davaya diğerlerinin muvafakat etmesi gerekir. Muvafakat, duruşmaya gelip bu konuda beyanda bulunmakla veya imzası noterce onaylı muvafakat belgesi ibraz edilmesi suretiyle yahut davacı adına davayı takip eden avukata vekaletname verilmesi ile sağlanabilir. Bu yolda ortakların tümünün muvafakati sağlanamazsa miras bırakanın terekesine görevli mahkemede temsilci atanması için davacıya süre verilir. Temsilci davacı dışında biri olursa davacının sıfatı biter, davayı temsilci takip eder. Dava hakkına ilişkin bu hususun hakim tarafından kendiliğinden öncelikle nazara alınması gerekir.


DAVA :


Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı önalım davasına dair kararın temyiz incelemesi duruşmalı olarak davalı tarafından süresi içinde istenilmekle gün tayin edilerek taraflara gönderilen davetiyelerin tebliğ edilmesi üzerine belli günde davalı vekili AV.E. A. ile davacı vekili Av. Ş. A. geldiler. Hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:


KARAR :


Uyuşmazlık, önalım hakkına konu edilen payın iptali ile davacı adına tesciline ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.


Davacı vekili, dava dilekçesinde, müvekkilinin 6 No'lu parselin paydaşlarından olduğunu, taşınmaza ilişkin açılan paydaşlığın giderilmesi davasının 23.01.2001 tarihli oturumuna katıldığında davalının taşınmazda bir kısım paydaşların paylarını 27.11.1997 tarihinde 4.100.000.000 TL bedelle satın aldığını öğrendiğini, önalım hakkını kullanmak istediğini belirterek davalı adına kayıtlı payın iptali ile davacı adına tescilini talep etmiştir. Davalı vekili, davanın yersiz ve kötüniyetle açıldığını, müvekkilinin payını daha önce maliye hazinesinin payını satın alan M. Y. isimli şahıstan aldığını, hazinenin payını satışa çıkardığının da herkes tarafından duyulduğunu, davanın ise yıllar sonra kötüniyetle açıldığını, davacının satıştan daha öncesinden haberdar olduğunu, hak düşürücü sürenin geçirildiğini, ayrıca satış tarihinden itibaren uzunca bir süre geçtiğinden payın dava tarihindeki değerinin saptanması gerektiğini, taşınmazın da eski paydaşları tarafından paylaşıldığını, uzun yıllardır herkesin kendi payına düşen yeri kullandığını, bu durumda önalım hakkının kullanılamayacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.


Önalım hakkının kullanılmasında davacının dayandığı pay elbirliği mülkiyetine konu ise tüm ortakların birlikte dava açması veya birinin açtığı davaya diğer1eriğin muvafakat etmesi gerekir. Çünkü bu hallerde 11.10.1982 gün ve 3 / 2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın tereke adına açıldığının kabulü gerekir. Muvafakat, duruşmaya gelip bu konuda beyanda bulunmakla veya imzası noterce onaylı muvafakat belgesi ibraz edilmesi suretiyle yahut davacı adına davayı takip eden avukata vekaletname verilmesi ile sağlanabilir. Bu yolda ortakların tümünün muvafakati sağlanamazsa Türk Medeni Kanunu'nun 640. maddesi hükmü uyarınca miras bırakanın terekesine görevli mahkemede temsilci atanması için davacıya süre verilir. Temsilci davacı dışında biri olursa davacının sıfatı biter, davayı temsilci takip eder. Dava hakkına ilişkin bu hususun hakim tarafından kendiliğinden öncelikle nazara alınması gerekir.


Olayımıza gelince; davacının taşınmazda kendi adına kayıtlı bağımsız payı bulunmamaktadır. Davayı miras bırakanı E.İ.'nin tapudaki 2000/30449 payına dayanarak açmıştır. Sunulan mirasçılık belgesinden ise davacı dışında Hafize,. Azime, Dudu, Bayram, Hülya, Eyüp, Ayşe, Semiha, Funda, Gülşah, İslam, İsmail, Huma, Fikri, Emine, Şirvan, Gülsüm ve Kaya İ.'nin de tapu paydaşı Emine i.'in mirasçıları olduğu anlaşılmaktadır. Davacının dayandığı pay elbirliği halinde mülkiyete konu olduğundan yukarda açıklanan esaslara göre E. İ. 'in adı geçen mirasçılarının davaya muvafakatlerinin sağlanması, bu mümkün olmadığı takdirde davacıya E. İ. 'nin terekesine temsilci atanması için süre verilmesi, davanın tayin edilecek temsilci vasıtası ile yürütülmesi ve davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı görüldüğünden kararın bozulması gerekmiştir.


Kabul şekline göre de; davalı taşınmazın paydaşlar arasında taksim edilerek kullanıldığını savunarak bu konuda 20.04.2001 tarihli delil listesinde tanıklarını bildirmiş ve 11.7.2002 tarihinde yapılan keşifte tanıklarını duruşmada dinleteceklerini beyan etmiş bulunmasına göre davalıya savunması doğrultusunda tanıklarını dinletmesi için süre ve olanak tanınmadan eksik inceleme sonucu karar verilmesini de usul ve yasaya aykırıdır.


SONUÇ :


Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile H.U.M.K.'nun 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA ve Yargıtay duruşması için kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 450 YTL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 27.12.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



Önalım hakkı süresi nedir?



Işıl Seren KESKİN/Emlakkulisi.com




Geri Dön