20 / 04 / 2024

Projelerin pazarlama ve satışları neden ömürlüdür?

Projelerin pazarlama ve satışları neden ömürlüdür?

Bu hafta ki yazımız biraz konumuzun dışında olacak ama gene de tüm sektörlerin en önemli işi ve can alıcı noktası diyebileceğimiz satış ve pazarlamaların projeler üzerinde ki etkilerini konuşacağız.



İnşaat sektörü Türkiye'nin lokomotifi hatta amiral gemisidir.
2004 yılında başlayan ve büyük ivmeler kazanarak büyüyen sektörde çok büyük işler yapılmış, ülke resmen şantiyeye dönmüştür.
İnşaat sektörü bu ivmeyi ve dinamizmi siyasi erkin topluma sunduğu siyasi ve ekonomik istikrarla açıklamaktadır.
Haklıdır da.
Tabi burada sektöre bu zemini hazırlayan ve sunan vizyoner siyasetçileri takdire şayan buluyorum.
Sektör hazırlanan bu istikrarlı tabloyu iyi okumuş ve ne kadar dinamik olduğunu ve sunulan istikrarlı ortamı/açılımları karşılayabilecek kapasite ve potansiyel de olduğunu ispatlamıştır.
Sektörün taşeron olarak değil kendi adına yaptığı ve başardığı işler vizyon gerektiren işlerdir.
Ancak yurtiçinde yapılan işler ve projeler içte ve dışta yaşanan olumsuzluklardan 2007 yılında ciddi anlamda etkilenmiştir.
Bugün gelinen noktada çok parlak değildir ve sektörde satışlar düşmüş ve ciddi sıkıntıların yaşandığını duyuyoruz.  
2006 yılı 3.çeyreğine kadar yaşanan 3 yıllık dönemde pazarlama ve satışları çok başarılı gözüken veya bilinen ancak tamamen reklam bütçelerine ve genel piyasa şartlarına dayalı olan tüm organizasyon sistemleri geçtiğimiz sene resmen iflas etmiştir.
2007 yılı içinde ülkede yaşanan seçim atmosferi, beklentiler ve global krizler ile iç ve dış gelişmeler sonucunda oluşan durgunluk başta 2. el emlak piyasası olmak üzere proje inşa eden inşaat şirketlerini ciddi anlamda etkilemiştir. Dikkat ediyorum herkesin inşaat sektöründe yer bulduğu, önüne gelenin maketle pazara çıktığı ve yer bulmak için satış yaptığı veya çabaladığı hatta ciddi anlamda reklam bütçelerine para ayırdığı bir ortamda haliyle işler daha da zorlaşacak gibi gözüküyor.
Devletle iş yapan şirketlerin de pazarlama ve satışları konusunda ciddi sıkıntılar yaşadığını ve satışlarının düşmesinden dolayı darboğazda olduklarını basından okuyoruz.
Bugün gelinen nokta ise şudur; küçük inşaat şirketleri artık günü kurtarmak adına maliyetine satış yapıyor.
Bir çoğu da tezgahı kapatmış bekliyor.
Her gün bizlere natamam ve yarım kalmış proje teklifleri geliyor.
Yapılan projelerin mimarisinden kullanılan malzemeye kadar planlarından konseptine kadar inşaat bilgisi olmayan ve tamamen sektör dışından gelip rüzgara kapılan insanların inşa ettiği projeler.
Tabi red ediyoruz.
İyi de ne olacak bu işin sonu? 
İnşaat şirketleri inşa edeceği projelerin tanıtımını ve reklamını yapmak için mutlak surette medya planlamasını yaparak işe başlar.
Tabi reklam bütçeleri oluşturulur, görsel ve yazılı basını kullanarak pazarlama yoluyla satışlarını hedefler ve çalışmaya başlar.
Ülkede yapılan projelerin büyük kısmı betonarme projeler olduğu için işin teslimatı belirsizdir ve satışa bağlıdır.
Teslimat en erken 3 yıldan başlar Allah kerime kadar uzar gider.
Bu tanıtımlarda en önemli iş finans ayağını iyi kurmak ve belirsiz olan inşaat proğramını satışa başladıkları 6 ay içinde belirlemek durumundadırlar.
Takip ettiğim projelerden 3 tanesi 2007 yılında riske girdiler ve böyle zor dönemde proje inşasına başladıkları halde fiyat, hedef kitle açılımı ve reklamla bu işi kotardılar.
Yani piyasanın zor ve sıkıntılı koşullarında bile ev satılabiliyorsa demek ki buradan çıkarılacak dersler var diye düşünmek lazım.
Doğru lokasyon, Şehre yakın mesafede olması.
Doğru fiyatlandırma, Kar marjının düşük olması.
Doğru planlar ve m2 ler, 75 m2 ve muadili daireler.   
Doğru reklam, zamanlaması ve medya planının kullanımı.
Doğru hedef kitle tanımını yaptıkları için bu işi başardılar.
Ben burada en önemli temel ders olarak şunu çıkartıyorum; her şart ve zeminde emlak mutlaka satılıyor, ama gayrimenkulü nasıl, ne şekilde ve kaç paraya satabileceğin önemlidir.
Burada satış ve pazarlama departmanlarına çok büyük iş düşüyor.
İnşaat şirketleri de inşa edecekleri proje/ler/nin hedef kitlesi ve planları üzerinde derslerine iyi çalışmak zorundadırlar.
Eğer satış ve pazarlama uzmanları satacakları projeyi önlerinde hazır bulurlarsa, hedef kitle açılımlarını/taleplerini irdelemezlerse yandı gülüm keten helva!
Tabi çok yazık oluyor bunca verilen emeklere, reklam bütçesine, yapılan işlere ve en önemlisi yapımcı şirketin kaybedilen itibarına.
Sonuç olarak dikkat edilirse projelerde çalışan satış ve pazarlama departmanlarının ömürleri de kısa oluyor.
Demek ki bu işler rüzgarı beklemekten değil rüzgara karşı koşmaktan geçiyormuş.
Tabi anlayana.
İyi haftalar.

Geri Dön