Registan Meydanı mimarisi ile dikkat çekiyor!
Bahtiyar Abdukerimov - Orta Asya Türk mimarisinin ender örneklerinden olan Registan Meydanı, kuruluşundan yüzyıllar sonra görkemliğini koruyor. Registan Külliyesi, dünya halkları tarafından Orta Asyanın incisi olarak adlandırılıyor
Ortaçağ döneminde çeşitli hükümdarlar tarafından kurulan ve dünyada
benzeri bulunmayan Registan Külliyesi, yüzyıllar boyunca çeşitli hükümdarlarca
başkent olarak kullanılan Semerkantın gözbebeği oldu.
Semerkantın 15. yüzyıldan sonra baş meydanı olan Registan Meydanı,
çeşitli dönemlerde hükümdar fermanlarının okunduğu, idam cezalarının infaz
edildiği ve çeşitli bayram ve etkinliklerin yapıldığı bir yer olmakla birlikte,
bu külliyede bulunan medreseler ise döneminin en nüfuzlu bilim ocakları oldu.
"Kumluk alan" anlamını taşıyan Registan Külliyesi, dünya halkları
tarafından Orta Asyanın incisi olarak adlandırılıyor.
Registan Meydanında bulunan ve külliyenin ilk yapıtı olan Uluğbey
Medresesi, Timurlu hükümdarlardan gökbilimci Mirza Uluğbey tarafından 1417-1420
yıllarında kuruldu.
İki yanında iki minaresiyle dikdörtgen şeklinde kurulan Uluğbey
Medresesi, bünyesinde eğitim odaları ve öğrencilerin yatak odalarını da
barındırdı. Bizzat Uluğbeyin ölümüne kadar matematik ve astronomi derslerini
verdiği bu medrese, Ortaçağ döneminin en nüfuzlu üniversitelerden biri oldu.
Uluğbeyin ölümünden 200 yıl sonra, Semerkantın yöneticisi olan
Yalangtuş Bahadırın emriyle, 1619-1636 yıllarında birinci medresenin bir kopyası
olarak, ikinci bir medrese yaptırıldı.
Uluğbey Medresesinin tam karşısında simetrik olarak yaptırılan medreseye
"Şirdar (Arslanlı) Medresesi" adı verildi. Uluğbey Medresesi ile Şirdar
Medresesinin tek farkı olarak, yeni medresede kışın kullanılmak üzere
tasarlanmış fazladan iki adet eğitim holünün bulunduğu dikkat çekiyor.
Giriş kısmının üst tarafına Semerkant şehrinin sembolü olan iki arslan
resminin çizildiği Şirdar Medresesinin duvarlarına Kuran-ı Kerimden ayetler ve
süreler yazılmış.
Şirdar Medresesinin yapımından birkaç yıl sonra, 1660
yıllarında, yine Yalangtuş Bahadır tarafından, iki medresenin ortasında meydana
bakacak şekilde üçüncü bir medrese inşa edildi.
Tillakari (Altın İşlemeli) Medresesi olarak adlandırılan bu yapıt, dış
görünümüyle diğer iki medreseye benzemekle birlikte, iç yapısı itibariyle
belirgin bir farklılık taşıyor.
Tillakari Medresesi, medrese olarak yapılmasına karşın, esasen cami
olarak kullanıldı. Tillakari, 17. yüzyılda Semerkantın en büyük camisi oldu. 19.
yüzyıla kadar cami ve medrese olarak kullanılan bu yapılar, 20. yüzyılın başından
itibaren tarihi eser olarak korumaya alındı.
Registan Meydanındaki tüm medreseler, çeşitli dönemlerde yapılmalarına
karşın aynı plan üzerinde inşa edilmeleriyle dikkati çekiyor: Dört köşeli bir
bahçe, dört teras ve çevre boyunca sıralanmış odalar. Oda kapıları, saygı ve
alçak gönüllülüğü hatırlatırcasına özellikle alçak olarak yapılmış. İnsanların
kapılardan girerken ve çıkarken mutlaka başını eğmeleri gerekiyor.
Registan Meydanı, 2001 yılında, Semerkanttaki diğer tarihi yapıtlarla
birlikte UNESCO tarafından Dünya Mirası Listesine dahil edildi.
AA