Kentsel dönüşüm hayati önem taşıyor!

Bizim okuduğumuz dönemde lise coğrafya kitaplarında Türkiye'nin yüzde 75'i deprem kuşağında gibisinden ifadeler vardı. Sonra bu rakamı yüzde 100'e çektiler. Şimdi gayet iyi biliyoruz ki, Türkiye'de bir metrekare, hatta bir karış toprak parçası yok ki, depremden muaf olsun. Türkiye'nin kentlerindeki bina stoklarının ekseriyesinin olası bir büyük depremde ayakta kalma potansiyeli çok göreceli!.. 17 Ağustos'tan sonra deprem yönetmeliklerine uyularak yapılan binalar dışında, neredeyse tüm binalar tehdit altında. Dolayısıyla insanlar da hayati risk altında. Gönül isterdi ki. ülke böylesi bir deprem tehdidi altında olmasın, biz de evlerimizi, mahallelerimizi iyileştirirken. sağlıklı hale getirirken, mimari, sanatsal, estetik kaygılarla hareket edelim. Hiç acele etmeyelim, en iyisini, en doğrusunu zamana yayarak yapalım. Maalesef zaman yok. Kum saati çalışıyor. Depremin kapıyı ne zaman, ne şiddetle ve nerede çalacağı belli değil. Bilhassa da, kötü inşa edilmiş, demirden, çimentodan, işçilikten, dolayısıyla her şeyden çalınarak yapılmış binalar için... Yani, çanlar kimler için çalıyor belli. Acı ve ağır bir realite bu maalesef. Türkiye'nin kentleri 'çöküntü alanlar' ile dolu. Çöküntü alanından kastımız, şehircilikle alakası olmayan mahalleler, bilimle, fenle, mimariyle hiç alakası olmadan inşa edilmiş binalar. Soğanlı bu mahallelerden biri. Osmangazi Belediyesi orada bir 'kentsel dönüşüm' projesi başlattı. Dün gazetecilere örnek daire ve 2-3 kat çıkılmış kaba inşaatlarla dolu alan gezdirildi.  Projenin diğer detaylarını arkadaşım Seyit Gündoğan'ın haberinden okuyabilirsiniz. Bu aşamada şu temennide bulunmaktan kendimi alamıyorum: Sadece Bursa'da değil, Osmangazi'de değil, Soğanlı'da değil, tüm ilçelerde. hatta ülkenin bütün kentlerinde, nerede bir kentsel dönüşüm varsa o dönüşüm depremden önce hayata geçirilsin! Hayata geçirilsin ki, Allah geçinden versin insanlar, olası depremi dayanıklı evlerinde, sağlam binalarında başlarına bişey gelmeden hayatta kalarak atlatsınlar! 

Olay Bursa