26 / 04 / 2024

İstanbul'un o ilçesinde risk büyük!

İstanbul'un o ilçesinde risk büyük!

Tarihi yapıların bir an önce beklenen büyük İstanbul depremine hazırlanması gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Oğuz Cem Çelik, "İstanbul’un tarihsel bölgelerindeki yapıları yönetmeliğe göre değerlendirdiğimizde çok büyük zayıflıklar görüyoruz" dedi.



'Türkiye'nin en öncelikli milli güvenlik sorunu' şeklinde nitelenen deprem tehlikesi, yıkıcı bir tehdit olmaya devam ediyor. Uzmanlar artık olası büyük İstanbul depremini beklemek yerine önlemlerin hızlı bir şekilde hayata geçirilmesi gerektiğine vurgu yapıyor. 

Cumhuriyet'ten Zeynep Çam'ın haberine göre; özellikle tarihi yapıların onarım çalışmalarında dikkate alınması gereken sistemlere ve uygulamalara ilişkin açıklamalarda bulunan İTÜ Mimarlık Fakültesi, Yapı ve Deprem Mühendisliği Birimi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Oğuz Cem Çelik, yapıların özgünlüğünü bozmadan önemli bir depremde, göçmesine sebep olabilecek noktaların giderilmesi gerektiğine vurgu yaptı.

13 Mart 2018 yılında yayımlanan ve 1 Ocak 2019’da yürürlüğe alınan "Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği"ninin 1.1.8. Maddesi’nde, "Tarihi ve kültürel değeri olan tescilli yapıların ve anıtların, deprem etkisi altında değerlendirilmesi ve güçlendirilmesi bu yönetmeliğin kapsamı dışındadır" ifadesine yer veriliyor. Prof. Dr. Çelik bu maddenin "Tarihi yapıların deprem güvenliğinin olması gerekmiyor mu?" gibi yanlış bir yargıya düşürmemesi gerektiğine vurgu yaparak, şöyle konuştu:

"Ayasofya ya da Saraçhane’deki Su Kemeri gibi tarihi yapıların 2018 Deprem Yönetmeliğiyle değerlendirmesine pek akılcı bakılmıyor. Çünkü bin 500 yıl önceki bir binanın yapım koşulları ile bugünkü binaların koşulları aynı değil."

Tarihi yapıların depremden korunmasıyla ilgili bir yönetmeliğin bulunmadığını dile getiren Çelik, temel doküman olarak değerlendirilen kaynağın, Mayıs 1964’de yayımlanan Venedik Tüzüğü olduğunu belirtti. 

Tarihi yapıların korunması ve restorasyonu hakkında uluslararası bir çerçeve belirleyen ve Mayıs 1964’te kabul edilen bir anlaşma olan Venedik Tüzüğü’nün maddelerinin bazıları şöyle:

Madde 2
"Kültür varlığının korunması ve onarımı için, mimari mirasın incelenmesine ve korunmasına yardımcı olabilecek bütün bilim ve tekniklerden yararlanılmalıdır."

Madde 9
"Onarım uzmanlık gerektiren bir iştir. Amacı, kültür varlığının estetik ve tarihi değerini korumak ve ortaya çıkarmaktır. Onarım kendine temel olarak aldığı özgün malzeme ile güvenilir belgelere saygıyla bağlıdır. Faraziyenin başladığı yerde onarım durmalıdır; yapılması gerekli herhangi bir eklemenin mimari kompozisyondan farkı anlaşılabilmeli ve gününün damgasını taşımalıdır. Herhangi bir onarım işine başlamadan önce ve bittikten sonra, kültür varlığının arkeolojik ve tarihi bir incelemesi yapılmalıdır."

"ONARIM ÇALIŞMALARINDA SADECE MÜHENDİLERLE OLMAMALI"

Sadece mühendislik bakış açısı ile tarihi yapıların korunmasının ya da güçlendirilmesinin mümkün olmadığının altını çizen Çelik, "Tarihi yapıların onarım çalışmalarında mimarlık tarihçisi, restorasyon uzmanı mimar ve yapı güvenliği konularında uzman yapı mühendisi veya inşaat mühendisinin birlikte çalışması gerekiyor. Sadece mühendislerle ilerlendiği durumda ortada pek tarihi yapı da kalmıyor" şeklinde konuştu.

Tarihi yapıların mühendislik özellikleri bakımından iyi tarafları olduğu gibi zayıf tarafları da bulunabileceğini dile getiren Çelik, eserlerin çoğu yığma/kargir/kâgir (taş, tuğla ya da karma) teknikleri ile inşa edildikleri için, deprem yükleri altındaki davranışlarının sorunlarla dolu olduğunu söyledi. 

Çelik, Venedik Tüzüğü’ne bağlı kalarak, her yapının kendi içinde değerlendirilmesinin önemli olduğunu belirtti.

"GERGİLER YAPIYI DEPREMDE KORUYAN ANA BİLEŞENLERDEN BİRİ"

Yerebatan Sarnıcı mevcut durumuyla ilgili de açıklamalar yapan Çelik, öncelik verilmesi gereken bir durum olduğuna dikkat çekerek, "Güçlendirme çalışması için sunulan projenin değerlendirilmesi ve uygun bulunduğu takdirde bir an önce uygulamaya konulması gerekiyor. Gergiler tarihi yapıların özellikle deprem yükleri altında daha uygun davranmasına neden olan, onları koruyan ana bileşenlerden biridir. Bunlarda eğer bir sorun var ise yapı önemli bir depremde büyük bir sorunla yüz yüze gelebilir. Bu durum; camiler, sarnıçlar, tüm tarihi yapılar için geçerlidir" dedi.

BEYOĞLU RİSK ALTINDA

Beyoğlu’ndaki yapı stokunun oldukça zayıf olduğunu ifade eden Çelik, şöyle konuştu: 

"İstanbul’un tarihsel bölgelerindeki yapıları yönetmeliğe göre değerlendirmeye kalktığınızda çok büyük zayıflıklar görüyoruz. Özellikle Beyoğlu’nda 19’uncu yüzyıl mimarisi ve çok katlı yığma türündeki bir yapı stoku mevcut. Binalar, 8-9 katlı, üzerine sonradan kat ilave edilmiş oldukça zayıf durumdalar. Rantın yüksek olduğu Beyoğlu gibi bir bölgede, bu binalar zaman içinde aşırı derecede müdahale görmüşler. Mimari özellikleri çok iyi olmakla birlikte güvenlik düzeyleri de maalesef çok düşük bir durumda. Sık kullanıcı değişikliği nedeniyle aşırı derecede müdahale görmüş pek çok binanın da güvenliği maalesef bizim istediğimiz düzeylerde değil. Bu yüzden bir an önce bir program çerçevesinde bu türden yapı stokunun da gözden geçirilmesi ve bir sonraki depreme hazırlıklı hale getirilmesi gerekiyor."

ROMANYA ÖRNEĞİ

1977 yılında Bükreş’te meydana gelen deprem üzerinden örnekler paylaşan Çelik, şunları kaydetti: 

"Ne yazık ki şehir merkezine yakın bir bölgede (Vrancea) meydana gelen bir deprem yaşandı. Bükreş depreminde göçen binalar özellikle 2’inci Dünya Savaşı sonrasında ciddi derece hasar görmüş yapılardır. Savaş sonrası hasar gören binaların onarılmaması deprem sırasında pek çok insanın yaşamını yitirmesine neden oldu. O yapılarda oturan kesim İstanbul’da Beyoğlu, Cihangir bölgelerinde oturan çoğunlukla yazar ve sanatçılardan oluşan ve toplumun belli bir kesimini temsil eden insanlardı.

Romanya’da deprem için ülkenin kültür hayatını birden kesintiye uğratan bir afet olduğu söylenir. Kaybettikleri yazarlar, bilim insanları, gazeteciler… İnsan insandır ayrım kesinlikle yapılamaz. Ama özellikle o binalarda yaşamayı tercih eden bir grubun sonunu maalesef ki o deprem meydana getirdi."

2023 yılına kadar yapılabilir!

İstanbul için çarpıcı uyarılar!


Geri Dön